BAŞBAKAN SAYIN TURGUT ÖZAL BAŞKANLIĞINDAKİ
46. HÜKÜMET PROGRAMI

(II. Özal Hükümeti Programı)

Sayın Başkan

Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli üyeleri,

Yüce Meclisi Bakanlar Kurulu ve şahsım adına en derin saygılarımla selamlıyorum. Önümüzdeki beş yılın milletimize ve memleketimize hayırlı olmasını Cenab-ı Hak’ tan niyaz ediyorum.

14 Aralık 1987 günü Hükümetin istifasını Sayın Cumhurbaşkanına sundum, aynı gün sayın Cumhurbaşkanı yeni hükümeti kurma görevini tekrar şahsıma tevdi ettiler. Hazırladığım Hükümet listesi kabul buyurulunca 21 Aralık 1987 günü 46. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti teşekkül etti. Anayasanın 110. maddesi gereğince Hükümet Programını yüksek heyetinize takdim etmek üzere huzurlarınızda bulunuyorum.

Muhterem milletvekilleri,

29 Kasım Milletvekili Genel Seçimlerinde bizi tekrar iktidar olarak görevlendiren; tercihini, huzur, güven, istikrar ve kalkınmanın idamesi için kullanan aziz milletimize Anavatan Partisi Başkanı olarak şükranlarımı sunuyorum.

29 Kasımda sandıktan çıkan başlıca sonuçlar şöyledir: Seçime giren yedi partiden sadece üçü %10 barajını aşabilmiştir. Barajı aşamayan partiler dahil , 104 seçim çevresinin 86’ sında Anavatan birinci partidir. İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa, Konya dahil 67 ilin 55’ inde Anavatan birinci partidir. Bu tespit Anavatan’ ın bütün yurt sathında topyekün olarak desteklendiğini gösteren en önemli husustur.

Seçim sistemi hakkında da şunları söylemek isterim. % 10 barajı ve çevre barajı 1983 seçimlerinde de aynen mevcuttu. Bizim zamanımızda yapılan değişiklik, yedilik seçim çevrelerinin altıya indirilmesi ile kontenjan milletvekilinin sisteme dahil edilmesinden ibarettir. Bu seçimlerde kontenjan olmasaydı Anavatan Partisi 292 yerine 285 milletvekili çıkarırdı.

Mecliste grubu bulunan partilerin aldığı oyların toplam oylara nispeti % 80.2’ dir. Bu nisbet 100 kabul edilip, grubu olan partilerin oy nisbeti buna göre hesap edildiğinde Anavatan Partisi %45.3, SHP % 30.8, DYP % 23.9 olmaktadır. Hesap edilen bu oy nisbetleri 1983 seçimlerinde sırasıyla Anavatan Partisi, Halkçı Parti ve Milliyetçi Demokrasi Partisinin aldıkları oylara aynen tekabül etmektedir.

Seçim sistemi hakkkında son olarak şunu ifade etmek istiyorum. Bu seçim sistemi istikrarın muhafazasını ve güçlü hükümetlerin kurulmasını sağlamaya yöneliktir. Nihai hedef olarak Türkiye’ yi iki partiye götürür. Bilinmesi ve unutulmaması gereken husus ise seçim sisteminin bütün partilere aynı şekilde uygulandığı ve herkese eşit haklar tanıdığıdır.

Değerli milletvekilleri,

Geride bıraktığımız dört yıl, siyasi ve ekonomik istikrarın güçlendiği, sosyal problemlerin çözülerek hafiflediği, herkesin yarınından emin ve geleceğe güvenle baktığı, demokrasinin yerleştiği, ülke itibarının arttığı bir dönem olmuştur.

Türkiye anavatan iktidarı döneminde cehaleti ve karanlığı yenmiş, çeşmeden akan suyuyla, otoyolları, köprüleri, telefonu, pırıl pırıl şehirleri, ışıl ışıl köyleriyle medeniyete doğru koşmuş, çağ atlamıştır.

Türkiye Anavatan iktidarıyla, seçim kazanmak uğruna mali ve ekonomik yapıyı tahrip eden, hazineyi batıran tavizci ekonomik anlayışı teredip, ekonomiyi ülke imkanlarına ve gerçekçi kaidelere göre yöneten bir anlayışa kavuşmuştur.

Türkiye Anavatan iktidarıyla, kavgasız, döğüşsüz, küskünlüğü ve kaprisi olmayan bir siyasi dönem geçirmiş, sevgiye dayanan, uzlaşmacı, medeni ve  seviyeli bir siyasi faaliyetin güzel örneklerini yaşamıştır.

Türkiye Anavatan iktidarıyla, sivil idare döneminde Anayasasını değiştirebilen, demokrasinin geliştiği ve yerleştiği bir ülke hüviyetini kazanmıştır. Türkiye Anavatan iktidarıyla, bölgeler arasındaki gelişmişlik farkını asgariye indirmenin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizin makus talihini yenmenin akılcı temellerini atmıştır.

Türkiye Anavatan iktidarıyla, fakir ve fukaranın ızdırabını durduracak, insanını yuva sahibi yapacak, savunma sanayiini kuracak mali kaynakları bütçe dışından sağlamış, ülke potansiyelini öncelikli hedeflere seferber etmeyi başarmıştır. Hülasa, Türkiye anavatan iktidarıyla ilim ve medeniyeti kucaklamış, ölçülü ve seviyeli bir siyasi anlayışla, daha ileri, daha güçlü ülke olma yolunda tarihi hamleler yapmıştır.

Sayın Başkan, Değerli milletvekilleri,

İlk Anavatan Hükümeti kritik bir dönemde iktidar olmuştur. 6 Kasım 1983 seçimi sonucunda iktidar askeri yönetimden devralınmasına rağmen, demokratik sistem tam anlamıyla rayına oturtulmuştur. 9 yıldan beri devam eden sıkıyönetim son bulmuş 29 Kasım 1987 seçimlerine sıkıyönetimsiz gidilmiştir. Siyasi yasaklar kalkmış, Avrupa İnsan Hakları Komisyonuna ferdi müracaat hakkı tanınmıştır. Uzun yıllardan beri arzu edilen, ancak daha önce Türkiye’ nin şartları dolayısıyla cesaret edilemeyen, Büyük Atatürk’ ün muasır medeniyet seviyesi olarak hedef gösterdiği Avrupa Topluluğu’ na tam üyelik müracaatını yapmak bize nasip olmuştur.

Kuruluşumuzun ilk gününden beri belirttiğimiz gibi Anavatan yepyeni bir partidir. Ülkemizin ve insanımızın yapısına uygun, milletimizin menfaatleri istikametinde birleştirici , hoşgörü ve uzlaşmayı siyasetin harcı sayan bir partidir. Bugün Türkiye’ de rahat ve medeni bir tartışma ortamı mevcuttur. Farklı düşüncelere ve siyasi görüşlere sahip olanlar eskiye göre birbirlerine daha fazla tahammüllü ve hoşgörülüdür. Vatandaşlarımız, farklı görüşlere de sahip olsalar dost ve kardeş olarak bir arada olarak bir arada bulunmanın huzurunu yaşamaktadırlar. Bu ortamın meydana gelmesinde Anavatan Partisi’ nin şüphesiz ki büyük rolü olmuştur.

Değerli milletvekilleri:

1980’lerin sonuna yaklaşırken, siyasi hayatımızdaki eğilimler, 1970’ li yılların Türkiye’ sinde çok farklıdır. Milletimiz, vatandaşımız aşırılıktan ve kavgadan hoşlanmıyor. Hele bu gibi vasıfları kendisini idare etmeye talip olanlarda görmeyi hiç istemiyor. Anavatan Partisi olarak biz daha başlangıçtan itibaren barışı ve sevgiyi kendimize şiar edindik. İktidar olmayı kavga da değil, sevgide gördük.

Seçim Beyannamemizde şunu söylemiştik:

“ Önümüzdeki dönemde en önemli meselelerimiz siyasi ve ekonomik istikrarın ve buna bağlı olarak huzur ve güvenin devam etttirilmesidir. Herşeyin başında ise siyasi istikrar gelmektedir. Bu da birlik, beraberlik içerisinde, birbirleriyle uyumlu bir siyasi kadronun tek başına iktidar olması ile mümkündür.” Aziz milletimiz bu görevi Anavatan Partisi’ ne tevdi etmiştir.

Muhterem milletvekilleri,

Hükümet olarak siyaseti, açık olmayan fikir ve tedbirlerin, yapılamayacak işlerin, yerine getirilemiyecek vaadlerin, sloganlardan ibaret programların itibar edildiği bir hizmet alanı olarak görmüyoruz. Sadece bize karşı olduklarını söyleyerek hizmete talip olanların hizmet vermelerinin mümkün olmadığına, herkesin neyi, nasıl yapacağını, kaynağı nereden bulacağını açıkça ifade etmesi gerektiğine inanıyoruz. Bugün ve yarın sorunlarımızın geçici tedbirlerle, kulağa hoş gelen slogonlarla çözülebileceğini sanmak bilgisizlik değilse gaflettir. memnuniyetle ifade etmek isteriiz ki, toplumumuz bu çeşit yaklaşımlara itibar etmemekte, muhteva ve tutarlılık aramaktadır.

Anavatan iktidarı Türkiye’ nin meselelerine yepyeni bir bakış tarzı getirmiştir. Ekonomik ve sosyal meselelere getirdiğimiz çözümler geçmişten tamamiyle farklı olduğu gibi, bizatihi siyasi meselelere yaklaşımımız kavgadan uzak, uzlaşıcı ve yapıcıdır.

Anavatan Partisi’ nin T.B.M.M.’ de yaptığı çalışmalar ve hükümet icraatıyla son dört yılda Türkiye’ yi nereden alıp nereye getirdiği ortadır. Türkiye büyük bir gelişme ve yapı değişikliği içerisindedir. 30-40 yılda, hatta cumhuriyet süresince yapılamayan, yapılmasına cesaret dahi edilemeyen ekonomik, sosyal ve idari reformlar 3-4 yıla sığdırılabiilmiştir. İleri ve modern bir ekonomik sistemin hemen hemen bütün temel taşları yerli yerine oturtulmuş, rekabete dayalı serbest pazar ekonomisini çalıştıracak şartlar sağlanmıştır.

Değerli milletvekilleri,

İktidarımızın son dört yıllık döneminde yaptıklarımız ve elde edilen başlıca sonuçlar şöyledir:

- Kambiyo rejimi kökünden değiştirilmiş, döviz suç aleti olmaktan çıkarılmıştır. Bugün ülkemiz dünyanın en rahat kambiyo rejimlerden birine sahiptir.

- Vergi sistemi moderleştirilmiştir. 25 yıldan beri sadece sözü edilen KDV uygulmaya konulmuştur.

- Gümrükler bütünüyle gözden geçirilmiş,koruma makul nisbetlere indirilmiş, Türkiye’ yi dışarı açılmaya teşvik edecek şartlar getirilmiştir.

- Faizler büyük ölçüde serbest bırakılmıştır.

- Tekeller kaldırılmıştır.

- Köprü, baraj gibi tesislerin gelir ortaklığı senetleri çıkarılarak gönüllü tasarruflar teşvik edilmiş, sermaye piyasası kurulmuştur.

- Toplu Konut Fonu, Kamu Ortaklığı Fonu, Savunma Sanayiini Geliştirme Fonu, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu gibi, genel bütçe dışında fonlar teşkil edilerek önemli kaynak arttırıcı tedbirler alınmıştır. Böylece konut, baraj, köprü, enerji santralları ve savunma sanayii yatırımlarında büyük hamleler başlamıştır. Sosyal Dayanışma Fonundan yüzbinlerce vatandaşımıza yardım yapılmaktadır.

- Dünyada ilk defa olarak Türkiye’ de alt yapı projelerinde Yap- İşlet- Devret modeli geliştirilmiş ve uygulamaya konulmuştur.

Takip edilen ekonomik politikaların neticelerini en iyi şekilde, GSMH, ihracat ve Türkiye’ nin dış kredi itibarında görmekteyiz:

- GSMH 1984’ te %5.9, 1985’ te %5.1, 1986’ da %8 artmıştır. 1986 yılı büyüme hızı son on yılın en yikseğidir. 1987 yılında ise % 6.8 civarında bir büyüme hızı beklenmektedir. 1984-1987 döneminde ortalama büyüme hızı %6.5’ tur.

- Son iki yılda işsizlik hem nisbet, hem de mutlak değer olarak azalmaya başlamıştır.

- 1979 yılında ihracatımız 2.2 milyar dolar ve bunun % 35’ I sanayii mallarıydı. Bu yılki ihracatın ise 10 milyar dolar olacağı tahmin edilmektedir. Bunun % 80’ i sanayi malllarıdır. Türkiye dünyanın en gelişmiş ülkelerine çok çeşitli sanayi malları ihraç eder hale gelmiştir.

- Türkiye son dört yılda kredi itibarı en süratli yükselen ülkedir.

- Lüks ithalat sayılan araba, sigara ve diğer malların yıllık ithalattaki payı % 2’ dir. Daha önce ülkeye çeşitli şekillerde kaçak olarak sokulan bu mallardan son üç yılda devletin aldığı gümrük ve fon bir trilyon liradan fazladır. Bu paralar başta Toplu Konut, Sosyal yardımlaşma ve dayanışma Fonu olmak üzere çeşitli alanlarda kullanılmaktadır.

- Tarımda önemli üretim artışları kaydedilmiştir. 1984- 1987 döneminde tarımın ortalama gelişme hızı % 4’ tür ve bu hız plan hedefinin hayali üzerindedir.

- 23 baraj tamamlanmıştır. Halen 79 baraj inşa halindedir. Son dört yılda 600 bin hektar civarında alan sulamaya açılmıştır. Güneydoğu Anadolu Projesi bütün hızıyla devam etmektedir. Atatürk Barajı ve Urfa Tüneli muhtemelen 1991’ de hizmete girecek, Harran Ovası sulanmaya başlanacaktır.

- Fatih Sultan Mehmet köprüsü 1988 Mayısında hizmete girecektir.

- Toplu Konut Fonun’ da 600 bin adet konut finanse edilmiş ve edilmeltedir.

- 1983 yılında dış turizm gelirimiz 411 milyon dolar, yatak kapasitemiz 66 bin idi. Bu yıl sonunda yatak kapasitesi 120 bini bulacak, dış turizm geliri ise 1.5 milyar dolar civarında olacaktır.

- Türkiye’ nin çimento üretimi 1983’ te 13.6 milyon ton, 1987’ de 21.5 milyon tondur. Demir - çelik üretimi ise 1983’ te 3.9 milyon ton, 1987’ de 7 milyon tondur.

- Linyit üretimi 1983 yılında 23.8 milyon ton, 1987 yılında ise 45 milyon tondur.

- Cumhuriyet süresince 1983 sonuna kadar 24.400 köye elektrik verilmesine mukabil, son dört yılda 33.800 köy ve mezraya elektrik götürülmüş, bir kaç köy dışında elektriksiz köy kalmamıştır.

- 580 bin adet gecekondu ve imar affından faydalanan yapıya elektrik bağlanmıştır.

- Elektirk enerjisi üretimi 1983 yılında 27.3 milyar Kwh, 1987’ de 45 milyar Kwh’ tır.

- Savunma sanayiinde önemli hamleler yapılmıştır. Türkiye’ de yapılan ilk F - 16 jet uçağı 1987’ de göklerde uçmaya başlamıştır.

- Haberleşmede büyük hamleler yapılmıştır. 1983 yılında toplam telefon hattı sayısı 1.9 milyon, bunun 1.6 milyonu otomatik idi. 1987 de ise toplam telefon sayısı 4.8 milyon ve bunun 4.4 milyonu otomatiktir. 1983 sonunda 10.272 köyde telefon olmasına mukabil, bu yıl sonunda bütün köyler, 36.150 ünite telefona kavuşmaktadır. Şehirler ve milletlerarası otomatik konuşma yapan köy sayısı 1983 yılında sadece 12 iken, 1987 yılında 20 bindir.

- Tamamiyle renkli televizyon yayınına iktidarımız döneminde geçilmiş, ikinci kanal TV başlatılmıştır. Televizyon haftalık saati 1983 yılında 37 saat iken 1987’de 130 saate yükselmiştir.

- Bakanlıklar ve bağlı birimler reorganize edilmiştir.

- Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu çıkarılmıştır.

- Yüksek öğrenimde yurt kapasitesi 1983 yılında 47 bin, 1987’ de 110 bindir. Kredi verilen öğrenci sayısı 1983’ te 29 bin. 1987’ de 47 bindir.

- Beden Terbiyesi ve Spor Genel Müdürlüğü Teşkilat ve görevleri hakkında Kanun çıkarılarak sporumuza yenilikler getirilmiş, ilave kaynaklar sağlanmıştır.

- Çıraklık ve Mesleki Eğitim Kanunu çıkarılmış, uygulama başlatılmıştır. Çırakların mesleki eğitim süresince sigorta primleri devletçe ödenmektedir.

- Belediyelere önemli mali kaynaklar tahsis edilmiş, yetkileri arttırılmıştır.

- 103 kasaba ilçe yapılmıştır.

- Gecekondu imar affı çıkarılmıştır.

- Bürokratik işlemlerde formaliteler azaltılmıştır.

- Mersin ve Antalya serbest bölgeleri açılmış, diğer iki bölgenin çalışmaları devam etmektedir.

Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri,

Önümüzdeki beş yıllık dönemde neler yapacağımızı belirtmeden önce bazı temel konulardaki görüşmelerimizi ifade etmek istiyorum.

Devlet, başta vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünün korunması olmak üzere, adaletin temini, yurt savunması, emniyet ve asayişin sağlanması, sosyal ve iktisadi faaliyetlerin ve hizmetlerin en verimli bir şekilde yapılabilmesi maksadıyla gene millet tarafından kurulu müesseselerinden meydana gelir.

Devlet millet için vardır. Devletin millet ile bütünleşmesi esastır.

Refahın tabana yayılması, fakirliğin ve işsizliğin ortadan kaldırılması gayesiyle, sosyal adalet, sosyal güvenlik ve sosyal yardımın düzenlenmesi ve sağlanması; sosyal hizmet ve faaliyetlerin tanzim, teşvik, yönlendirilmesi ve gereğinde doğrudan yapılması devletin başlıca görevleri arasındadır.

İktisadi faaliyetlerde devlet genel olarak bütün millete hitap edecek altyapı mahiyetindeki hizmetlere yönelmelidir.

Asıl olan devletin zenginliği sonucu milletin zenginliği değil, milletin zenginliği sonucu devletin zengin olmasıdır.

Devlet müesseselerinin kuruluşunda ve işleyişinde temel prensip, işlemlerin müeessir, süratli ve verimli bir şekilde yürütülmesidir.

Bunun için sistem açık, basit ve kolayca anlaşılır olmalıdır. Devlet kuruluşlarının hakiki ve hükmü şahıslarla ilişkilerinde itimat esas, şüphe istisnaidir.

Sistemin işleyişinde iyiliğin ve faziletin hakim kılınması, verimin geliştirilmesi hedefimizdir.

Değerli milletvekilleri,

Adalet mülkün temelidir.

Adaletin temini ve dağıtımı, kişi hak ve hürriyetleri ile hukukun üstünlüğünün korunması devletin temel görevleri arasındadır.

Adalet, hak ve hürriyetlerin teminatı olduğu kadar, hürriyetlerin kamu menfaatleri aleyhinde kullanılmamasının da teminatıdır.

Kanun önünde eşitlik esastır.

Adaletin vatandaşlar arasında herhangi bir ayırım yapılmaksızın gerçekleştirilmesi, milli birlik ve beraberliğin tesisinde ve devlete güvenin temininde asli unsurdur.

Yargı organlarının bağımsızlığı ve tarafsızlığı esastır.

Adalet süratle yerine getirilmeli, cezalar müessir ve caydırıcı olmalıdır. Geciken adalet yerine gelmemiş adaletttir.

Adalet Bakanlığı ve yargı organlarının imkanlarının geliştirilmesi, sistemin modernizasyonu, çalışma şartlarının iyileştirilmesi ve kanunların mahkemelerin yükünü azaltacak şekilde gözden geçirilmesi hedefimizdir.

Toplumun maddi ve manevi olarak yükselmesinde ve yücelmesinde temel unsur insandır.

Herkes kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir.

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde ifadesini bulan bu hak ve hürriytetlerin sağlanması ve teminat altına alınması için hukuka bağlı ve hukukun üstünlüğünü esas alan devlet nizamını temel şart görürüz.

Avrupa İnsan Hakları Komisyonuna ferdi müracaat hakkının gerçekleştirilmesi bu açıdan çok önemli bir adımdır.

Muhterem milletvekilleri,

Millete en iyi hizmet verebilmesi, devlet idaresinde milletin en iyi şekilde temsil edilebilmesi ancak demokratik sistem ile mümkün olabilir.

Demokrasi insan hak ve hürriyetlerine saygının en yüksek olduğu, insan hak ve hürriyetlerinin en iyi şekilde korunduğu sistemdir.

Temel vasıfları adalet ve hukukun üstünlüğü olan demokratik sistem, insan şeref ve haysiyetinin, söz, düşünce, kanaat, din ve vicdan hürriyetinin en güvenilir teminatıdır.

Millet hakimiyeti demokrasinin esasıdır.

Halkın serbest oyu ile seçilmiş üyelerden kurulu Türkiye Büyük Millet Meclisi milli iradenin ve millet hakimiyetinin en üst seviyede tecelli etttiği müessesedir.  Siyasi partiler demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır.

İstikrarlı ve kuvvetli Hükümet, devlet iradesinin müessir bir şekilde yürütülmesinin ilk ve en önemli şartıdır.

Demokratik sistemi, insan hak ve hürriyetlerini zedelemeye, tahrip etmeye, ortadan kaldırmaya yönelik her türlü hareketin karşısındayız. Demokratik düşünce ve haklara karşı olan her çeşit rejimi ve tasrrufu redederiz.

Sayın milletvekilleri,

Herkes Anayasamızın teminatı, altında vicdan dini inanç ve ibadet hürriyetine sahiiptir. Laiklik, Türkiye Cumhuriyetinin en önemli unsurlarından biridir.

Maddi ve manevi gelişmeyi birlikte sağlamanın zaruretine inanırız.

Yüksek ahlak sahibi dengeli bir nesil yetiştirilebilmesini teminen, devletin ilk ve orta öğretim kurumlarında din kültürü ve ahlak öğretimi yapılması için gerekli tedbirleri almasını zorunlu görürüz.

Laikliği, manevi değerlerin korunmasında, vicdan, dini inanç ve ibadet hürriyetinin uygulanmasında ve dini kültürün geliştirilmesinde kısıtlayıcı bir unsur olarak anlamıyoruz.

Söz, düşünce ve kanaat hak ve hürriyetlerinin kullanılmasında, hür ve bağımsız basının önemini bilhassa vurgulamak isterim.

Sayın milletvekilleri,

Sosyal ve iktisadi gelişmenin ahenkli, süratli, verimli olması, kaynakların en iyi şekilde değerlendirilmesi için planlamayı önemli görürüz.

Hükümetimiz, katı ve dogmatik merkezi planlamanın tamamiyle dışında, demokratik, kuruluşların ve fertlerin kabiliyetlerini ve teşebbüs güçlerini kullanmalarına ve geliştirmelerine imkan veren, düzenleyici, yönlendirici ve denge kurucu bir planlama anlayışına sahiptir.

Değerli milletvekilleri,

Hükümetimiz milliyetçi ve muhafazakar, sosyal adaletçi, rekabete dayalı serbest piyasa ekonomisini esas almaktadır.

Milliyetçilik anlayışımız, Büyük Atatürk’ ün görüşleri doğrultusunda, devletin bağımsızlığını, milletimizin bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi koruyan bir muhtevaya sahiptir.

Muhafazakarlık anlayışımız, milli, manevi ve ahlaki değerlerimize, kültürümüze, tarihimize, örf, adet ve geleneklerimize bağlılığımızın ifadesidir. İyi olanın, güzel olanın, kıymetli olanın muhafazasıdır. İlerlemeye açık, modern, müreffeh, büyük ve kudretli bir Türkiye en büyük emelimizdir.

Sosyal adaletçiyiz. Ülkemiz nimetlerinden herkesin hak ve adalet ölçüleri içerisinde istifade etmesini sağlamak için gerekli tedbirleri almak sosyal adalet anlayışımızın esasını teşkil eder. Bizim kıymet hükümlerimiz içinde komşusu aç yatarken tok uyumak hoş görülmez. Kişinin kendi nefsi için istediğini başkaları içinde istemesi esastır.

Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri,

İktisadi gelişmenin hızlandırılması, sosyal dengenin iyileştirilmesi, fertlerin kabiliyet ve çalışmalarına göre gelişme arzularının teşvik edilmesi, gruplar arasındaki gelir dağılımı farklılıklarının pratik ölçüler içinde azaltılması, bölgeler arası gelişmişlik farklılıklarının asgariye indirilmesi, fakirliğin kaldırılarak refahın yaygınlaştırılması iktisadi gelişme politikamızın esaslarını teşkil eder.

Toplumdaki çeşitli grup menfaatlerinin bir bütünün tamamlayıcı unsurları olduğuna, bunların ahenkli bir şekilde milli menfaatler çerçevesinde birbirleriyle telif edilebileceğine inanırız.

Ekonominin tabii kanunları içinde gelişmesini sağlamak üzere, ülke menfaatleri doğrultusunda müdahale ve tahditlerin asgariye indirilerek, rekabet şartlarının hakim kılındığı serbest piyasa ekonomisinin uygulanması sistem tercihimizdir. Çünkü ekonomide haksızlıkları ve haksız kazançları önlemenin, ülke kaynaklarını en verimli şekilde kullanmanın ancak bu sistem içerisinde mümkün olduğuna inanıyoruz.

Bu genel hedeflere erişilmesi için ilkeler şunlardır.

- Tasarrufların teşviki, tasarrufların ve kaynakların verimli ve süratli bir şekilde kullanımıyla, yatırım ve üretim artışlarının, istihdam imkanlarının geliştirilmesi.

- Dış ödemeler dengesinin istikrarlı çözüme kavuşturulması , ihracatın arttırılarak milli gelir içindeki payının yükseltilmesi, dış müteahhitlik, taşımacılık, turizm

gibi döviz kazandırıcı hizmetlerin teşviki.

- Enflasyonun makul seviyelerde tutulması, fiyat istikrarının sağlanması.

- İktisat, maliye, para ve kredi politikalarında karar bütünlüğünün sağlanması ve uygulamanın ahenk içinde yürütülmesi.

- Karşılıklı menfaat dengesini esas alan bir anlayış içerisinde dış kaynaklardan faydanılması ve yabancı sermaye yatırımlarının teşvik edilmesi.

İktisadi gelişmeyi güvenli ve sürekli bir hale getirmek için devletin başlıca rolü istikrarın teminidir. Bu maksatla yurt içinde emniyet ve güvenin sağlanması, yurdun savunması, yurt içinde ve dışında memleketin ve vatandaşların haklarının korunması, adaletin en iyi şekilde tevzii devletin asli görevleridir.

İktisadi kalkınmada devletin esas fonksiyonu, tanzim edici, fertlerin ve kuruluşların iktisadi münasebetlerini düzenleyici, ihtilafların halli iktisadi istikrarın sağlanmasına matuf sık sık değişmeyen kaideler koyması, engellerin kaldırılarak verimin yükseltilmesidir.

İktisadi faaliyetlerde devlet, genel seviyede tanzim edici ve yönlendirici olmalı, detaylara müdahale etmemelidir.

İktisadi faaliyetlerde devlet vatandaşın rakibi değil, aksine ona hizmet eden, gelişmesini kolaylaştıran bir yardımcıdır.

İktisadi kalkınmada devletin doğrudan doğruya yürüteceği faaliyetler genel olarak bütün millete hizmet veren, esas itibariyle altyapı mahiyetindeki işlerin yapılmasıdır.

Bütün milletin istifadesine açık olabilecek orman, su, maden, enerji gibi tabii kaynaklar milletin varlığı olarak düşülnülmelidir. Bahis konusu tabii kaynaklar, geliştirme ve işletme hakları devletin koyacağı esaslar içinde mümkün olabilir. hür teşebbüsü meydana getiren ferdi işletmeler, kooparatif ve şirketler sisteminin temel uygulama araçlarıdır.

Sayın Başkan, Değerli milletvekilleri,

1980 öncesinde uygulanan ekonomik sisteme “karma ekonomi” adı konmuştu. Bu sisteme göre devlet ve özel sektör ekonomide benzer sahalarda, bazan da ortak yatırımlar kurarak sınai ve ticari faaliyetlerde bulunurlardı.

Gene aynı yıllarda dışa kapalı bir ekonomi içerisinde ithal ikamesi yoluyla ithalattaki döviz ihtiyacı azaltılmaya çalışılırdı.

Çok partili demokratik sisteme geçişimizden bu yana, Türkiye her on yılda bir askeri yönetimle sonuçlanan bir fasit daire içerisindedir. Meselenin tahlili yapıldığında her on yılda bir dış ödemeler dengesinin çıkmaza girdiği, bunun ardından ekonomide krizin başladığı, daha sonra meydana gelen sosyal ve siyasi çalkantıları ise askeri yönetimin takip ettiği görülmektedir. ekonomik gelişmesini nüfus artış hızına göre bir türlü ayarlayamayan Türkiye son otuz yıldır içine düştüğü fasit daireden kurtarılamamıştır. Çünkü hızlı kalkınma ihtiyacında olan Türkiye büyüme hızı yükseldikçe döviz bakımından zorlanmaya başlamış, sıkıntıya girmiştir.

1950 - 1980 yılları arasında edinilen tecrübe, uygulanan iktisadi politikanın köklü bir şekilde değiştirilmemesi halinde Türkiye’ nin bu fasit daire içersinde kalacağı 1970’ li yılların sonlarında çok açık ve seçik olarak görülmekteydi.

Çare; ihracatı ve diğer döviz gelirlerini artırmaktı. Ancak, kapalı bir ekonomide, koruma altında verimsiz çalışan bir sanayi ile yüksek rekabet altında işleyen dış piyasalara mal satmak mümkün değildi.

Çare sanayimizi önce yurt içinde kontrollu rekabete açmak, böylece verimliliği artırarak dış piyasaya girmekti. Çare turizmi geliştirmek, işçi gelirlerimizin mal olarak değil, para olarak ülkeye girişini sağlamaktı. Çare müteahhitlerimizi yurt dışında taahhüt işleri yapmaya teşvik etmekti.

Dört beş kalemden teşekkül eden tarım mallarını ihraç ederek, ve ithal ihtiyacımızı ithal ikamesi ile iç piyasadan sağlamaya çalışarak döviz dengesini sağlamak mümkün değildi.

1980 öncesi döviz darboğazını halletmek için uygulanan ithalat kotaları tahsis sistemi ve ucuz resmi döviz tahsisi devlet eliyle çok büyük rakamlara baliğ olan haksız kazançlara yol açmıştır. Aynı şekilde enflasyonu önlemek bahanesiyle piyasa fiyatlarının çok altında tahsis yoluyla satılan KİT malları bir çok şahıs ve şirketi kolay yoldan zengin etmiş, iddia edilenin aksine enflasyonu körüklemiştir.

Yatırımcıya ucuz faizli kredi sağlamak gayesiyle, orta gelirli vatandaşımızın banka mevduatlarına enflasyonun çok altında verilen faizler vatandaşın parasını bankalarda eritmiş ve onların zorlukla biriktirdikleri tasarruflarını yine enflasyonun altında faizlerle sanayi ve ticaret kesimine transfer etmiştir. İşin daha kötüsü, enflasyondan daha ucuz faizli kredi imkanına kavuşanlar stokçuluk yoluyla büyük haksız kazanç sağlanmıştır.

Eski ekonomik düzeni savunanlar yatırım yapmak için gerekli sermaye birikiminin Türkiye’ de başka türlü teminin imkansız olduğunu söylemektedirler. Bizim anlayışımızda kazanç çalışarak ve rizikoya girerek elde edilir. Kurmuş olduğumuz yeni ekonomik düzende, ne ithal kotaları, ne döviz tahsisleri ne de düşük fiyatlı KİT tahsisleri vardır. Faizler stokçuyu caydırıcı seviyede ve enflasyonun üstündedir. Orta gelirli vatandaşımıza bankada mevduatı için enflasyonun üstünde gelir sağlanmaktadır. Bizim sistemimizde sermaye birikiminde haksız kazanca yer verilmemiştir.

ANAVATAN iktidarı süresince dört yılda meydana gelen gelişmeler döviz fasit dairesinin kırıldığını işaret eden önemli göstergelerle doludur. Dış ödemeler dengesindeki düzelmeler, ihracat artışı ve ihracat yağısındaki değişiklikler müspettir, kalıcı niteliklerdir. Bu ihracatın on milyar civarında olması beklenmektedir. İhracatın ithalatı karşılama oranı 1980 yılında % 37 iken, 1987’ de % 72’ dir. 1979 yılında sanayi mallarının ihracattaki payı % 35 iken, 1987’ de % 80’ e çıkmıştır. Geçmiş yıllarda ihracatın yerinde saymasının başlıca sebebi ihracatın esas olarak tarıma bağlı olmasıydı. Daha da ilginç tarafı sadece tütün, pamuk, fındık ve kuru üzümün ihracatımızdaki payının 1950’ de % 65, 1960’ da % 54, 1970’ te % 61, 1980’ de % 37 olmasıdır. Bu nispet 1987’ de % 8 civarındadır. Akıllı ve iyi bir şekilde yönlendirilen ihracat politikasıyla Türkiye bugün dışarıya 3 000 çeşit mal satar hale gelmiştir. Çok sayıda ülkeye, bütün gelişmiş sanayi ülkelerine ihracat yapılmaktadır. Ülke sayısının fazlalığı ve malların çeşitliliği ihracatımızın sağlamlığını göstermektedir. Cari işlemler açığı bu yıl sonunda bir milyon doların altına inecektir.

1977 / 78’ de süratle yavaşlamaya başlayan kalkınma hızı 1979’ da - % 0.4 ve 1980’ de - % 1.1 iken 1984’ de % 5.9, 1985’ de % 5.1’ e 1986’ da % 8’ e erişmiştir.

1987’ nin ise % 6.8 mertebesinde gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. 1984 - 1987 döneminde ortalama büyüme hızı % 6.5’ tir. Bu aynı dönemde OECD ülkeleri arasında en yüksek büyüme hızıdır.

Değerli milletvekilleri,

1968 yılı ihracatımız yaklaşık 500 milyon dolardı. Biz bu kadar ihracatı geçen Eylül ayının 13 gününde gerçekleştirdik. 1979 yılının toplam ihracatı bu yılın

Eylül ve Ekim aylarında yapılan iki aylık ihracat kadardır. 1979 yılında 14.2 milyon dolar olan borcumuzu o yıl 2.26 milyar dolar olan ihracatımızla 6.3 yılda

karşılayabiliyorduk. 1987 ortasında 33.1 milyar dolara erişen borcumuzu ise şimdi 3.3 yılda karşılayabilir duruma geldik.

Türkiye’nin meseleleri, meselelerin muhteva ve boyutları çok büyük ölçüde değişmiştir, değişmektedir. Türkiye’nin bügünkü ekonomik meselelerine eski

yılların anlayışla bakarak tahlil etmek ve çare bulmak mümkün değildir.

Sayın Başkan, Değerli milletvekilleri,

Bu hükümet dönemi sonunda ihracatımızı 20 milyon dolara ve turizm gelirlerimizi brüt 5 milyar dolara çıkarmak imkan dahilinde görülmektedir.Türkiye’ nin

ekonomide elde ettiği dış dünyada da taktir edilmektedir.Nitekim kredi itibarımız 1979’da 93 ülke arasında 89 uncu sırada iken, 1987’de 109 ülke arasında

büyük artış göstererek 45 inci sıraya yükselmiştir.

Ekonomideki gelişmenin devam etmesi için rekabete dayalı serbest piyasa sistemini güçlendirecek uygulamalar sürdürülecektir.

Bu meyanda KİT’ lerin özelleştirilmesi çalışmaları hızlandırılacak, devletin yeni ticari ve sinai yatırımlara girmesi özel durumlar dışında sınırlandırılacaktır.

Enflasyon üstü faiz politikasından ve devamlı ayarlanan kur sisteminden serbest faiz ve kur sistemine geçilerek, dönem içerisinde türk lirasının konvertibıl

olması gerçekleştirilecektir.

Ekonomide kartelleşmeyi önleyici tedbirler alınacak, ithalat, tüketicinin korunması ve enflasyonla mücadelede etkin olarak kullanılacaktır.

1983’ de GSMH’ nın % 16.4’ ü olan yurt içi tasarruflar, uygulanan faiz politikaları, gelir ortaklığı senedi gibi tasarruf arttırıcı tedbirlerle 1986 yılında % 22.9’ a

çıkmıştır. 1987 yılında 97 milyon dolarlık yabancı sermeye izin verilmişken, 1986’ da 364 milyon milyon dolarlık sermayeye izin verilmiştir. 1987 yılında 500

milyon doların geçileceği tahmin edilmektedir. Önümüzdeki dönem içerisinde yabancı sermayenin yılda bir milyar dolar seviyesine varacağı beklenmektedir.

Önümüzdeki dönemde :

- Kaynakların daha etkin bir şekilde kullanılmasını sağlamak ve sermayeyi tabana yaymak için sermaye piyasasının geliştirilmesine daha fazla ağırlık

verilecektir.

- Kamu yatırımlarının ağırlıklı olarak altyapıya yönlendirilmesini, verimliliğin arttırılmasını ve sermayenin tabana yayılmasını kolaylaştırmak üzere, daha önce

başlatmış olduğumuz KİT’ lerin özelleştirilmesi konusu önümüzdeki dönemin başlıca faaliyetleri arasında yer alacaktır.

- Küçük tasarruf sahibinin haklarını korumak amacıyla şeffaf muhasebe usulleri getirilecek ve bunların denetimini yapacak bağımsız denetleme kuruluşları ile

muhasebe standartlarının tespiti için gerekli tedbirler alınacaktır.

- Bankacılık sektörünün para kredi piyasasında gerçek fonksiyonuna kavuşması ve bu suretle kaynakların daha iyi kullanılması için gerekli tedbirler

alınacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri,

Şimdi de muhalefet ve basın tarafından çok işlenen ve Hükümetimizin icraatında en fazla tenkit edilen enflasyon konusuna geçmek istiyorum.

Açıkça ifade ediyorum ki, Hükümetimiz bütün taahhütlerini fazlasıyla yerine getirmiş olmasına rağmen, enflasyon hedefimize erişemediğimiz ortadadır. Bu

durumun çeşitli sebepleri vardır.

Ekonomide gerçekleştirdiğimiz yapısal değişiklikler iktisadi faaliyetlerin ve verimini artırmış, ekonomi planlanandan daha hızlı büyümüştür. Bunun en güzel

misali 1986 yılıdır. % 5 olarak hedeflenen GSMH artış hızı % 8 olarak gerçekleşmiş, yeni istihdam imkanları sağlanmıştır. Hızlı kalkınma tabiatiyle

hedeflenenden daha yüksek enflasyon getirmiştir.

Son dört yılda hızla dışarı açılan Türkiye’ mizdeki fiyat yapısı dış dünyadaki fiyat yapısından etkilenmiştir. Ticaret yaptığımız ülkelerin çoğunda gıda

maddeleri, sanayi mallarına göre daha ucuzdur. Ticaretin serbestleşmesi ve hacminin artması sonucu bizdeki fiyat yapısı dışarıya benzemeye başlamış, gıda

maddelerinin fiyatı sanayi mallarının fiyatlarına göre daha fazla artış göstermiştir. Fiyat endekslerimizde gıda maddelerinin ağırlığı daha fazla olduğu için

endeksteki artış da fazla olmuştur. Bu artış belli bir zaman sonra dengeye gelip duracaktır. Ancak dışa açılmamızın neticesinde bir miktar enflasyon sisteme

dahil olmuştur.

Değerli milletvekilleri,

Ekonomide başlattığımız yapısal değişiklikler çok büyük bir nispette tamamlanmıştır. Önümüzdeki dönemde dışa açılma daha tedrici olacaktır. Bu itibarla

uygulayacağımız tedbirlerle enflasyonu makul seviyelere mutlaka indireceğiz.

Geçen dönemde memur ve işçinin net ele geçen gelirlerindeki artışın enflasyonun üzerinde olmasına dikkat edilmiştir. Nitekim ortalama olarak bir memurun

1983 yılının 12 nci ayında net maaşı ayda 24 004 TL. iken, 1987 senesinin Temmuz ayında vergi iadesi ve konut edindirme yardımı ile beraber 110 698 TL.

olmaktadır. Artış 4.6 mislidir. Aynı dönemde DİE tüketici fiyatı endeksi 632,8’ den 2 134,8’ e çıkmıştır. Artış 3,37 mislidir. Demek ki ortalama olarak bir

memurun eline geçen net para enflasyon çıktıktan sonra % 36,8 reel artış göstermiştir. Diğer bir deyimle son 3,5 yılda memurun eline geçen net para

enflasyon çıktıktan sonra yılda % 8,6’ dır. Hükümetimiz önümüzdeki dönemde d memur ve işçinin enflasyon üzerinde eline para geçmesini sağlayacak, satın

alma gücünü artıracak tedbirleri alacaktır.

Değerli milletvekilleri,

Orta direk toplumumuzun en önemli kısmını teşkil eden işçi, memur, esnaf, sanatkar, çiftçi ve emeklidir. Orta direk için son dört yılda gerçekleştirdiğimiz ve

gelir dağılımını düzeltici tedbirlerden bahsetmek istiyorum.

Öncelikle geçmişte gelir dağılımını haksız bie şekilde dar ve orta gelirli aleyhine çeviren faktörleri ortadan kaldırdık.

- Mevduat faizlerini serbest ve gerçekçi seviyeye çıkardık. Bugün tasarruf mevduatının % 90’ dan fazlası orta direk dediğimiz kesimdir. Eğer faizler gerçekli

veya serbest olmasaydı, her yıl orta direğin hakkı olan bir kaç trilyon lira başka kesimlere kayacaktı.

- Döviz kuru politikasını gerçekçi hale getirdik. Her yıl ithalatçılara trilyonlarca haksız kazanç sağlayan sabit kur sistemine son verdik. Turizmciye,

nakliyeciye, yurt dışındaki işçiye, tarlasında ihraç malı üreten çiftçiye getirdiği dövizin, gerçek değerini ödemekle haksız kazançlar önlemiş, gelir dağılımı

belirli ölçüde düzeltilmiştir.

- KİT mallarında sübvansiyonlar kaldırılmış, “ faturalı vergi iadesi” getirilerek orta direğe gelir transferi yapılmıştır.

- Konut Fonu ve konut edindirme yardımı icraatımızın gelir dağılımını düzeltici diğer önemli uygulamalardır. Eskiden kaçakçıya ve başka kesimlere giden bir

trilyon lira civarında kaynak artık dar ve orta gelirlinin eline geçmektedir.

- Geçmişte hiç bir teminatı olmayan, sağlık sigortası ve emeklilik sigortası kapsamında olmayan, 65 yaş maaşından yararlanamayan ve hiç kimsenin sahip

çıkmadığı kitleye biz sahip çıktık. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları sistemini kurduk. Sosyal adalet anlayışımız gereği geçmişte hiç bir kimsenin

sahip çıkamadığı insanlara biz sahip çıktık.

Değerli milletvekilleri,

Gelir dağılımını dolaylı olarak düzelten edbirlerin en önemlisi altyapı konusunda yaptığımız hizmetlerdir. Temiz içme suyu, kanalizasyonu, elektriği, yolu,

telefonu olmayan bir insan gelir pastasından pay alamaz. Son dört yılda altyapıda büyük gelişmeler sağladık. İnsanlarımız dört yıl öncesine göre çok daha iyi

imkanlara kavuşmuşlardır. Bunlar dar ve orta gelirliye dolaylı olarak yapılan yardımlardır.

Geçim sıkıntısı; gelişen, ihtiyaçları artan, daha iyi yaşamak isteyen bir toplumda hissedilen bir durumdur. Önemli olan büyümenin devam etmesi, altyapının

dengeli geliştirilmesi, sosyal programların müessir olmasıdır.

Hükümetimiz, dar ve orta gelirli lehine gelir dağılımını makro ve mikro seviyede iyileştiren gerçekçi ve akılcı politikalara taviz vermeden devam edecektir.

Değerli milletvekilleri,

Son dört yılda çok önemli mali reformlar yapılmış, vergi iadesi ile vergi denetimi artırılmış, Katma Değer Vergisi rekor denilecek bir sürede uygulamaya

konulmuştur. Servet beyanlarının ve meslek vergilerinin kaldırılması, yeniden değerlendirmenin daimi hale getirilmesi, Emlak Vergisinin belediyelere ve özel

idarelere devri, formatilerin azaltılması, yapılan reformların sadece bir kısmıdır.

Vergilemede ana ilkelerimiz ve yaptıklarımız şöyle özetlenebilir:

- Vergiler sayıca azaltılmış, basit, kolay ve anlaşılır hale getirilmiştir. Bunun yanında vcatandaşın vergisini öderken eziyet çekmemesi, kuyruklarda

beklememesi için vergi idaresi bilgisayara geçmeye başlamıştır. Önümüzdeki devrede otomasyon yurt çapında tamamlanacaktır.

- Vergiler adil, genellikler herkesin kolaylıkla verebileceği nispette ayarlanmıştır. Geçmişte vergi nispetlerinin yüksek tutulması devletin daha fazla vergi geliri

sağlaması sonucu doğurmadığı gibi kaçağı zorlamış, ekonomik büyümeyi yavaşlatmıştır. Vergi nispetleri adil olduğu zaman vergi tahsilatı artmakta, vergi

kaçakları azalmaktadır.

- Vergiler kurumlaşmayı ve yatırımları teşvik edecek şekilde yeniden düzenlenmiştir. Tasarrufun ve yatırımların teşvikinde vergi muafiyet ve kolaylıklarını

önemli bir araç olarak kullanmaya devam etmekte kararlıyız.

İhtilafların asgari hatta indirilmesini ve vergi kaçaklarının azaltılmasını sağlayıcı tedbirler arasında yeminli serbest mali müşavirlik sistemi uygulamaya

konulacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri,

Kalkınma esas itibariyle insan içindir. Vatandaşımızın hayat seviyesini yükseltici, meşakkatini azaltıcı yönde yapılan icraatlar bu gayeye hizmet eder. Hiç

elektriği olmayan bir köye bağladığınız elektrik, o köyde geçmiş çağlarda kalmış insanımızı yirminci asra getirmektedir. Daha önce kendi köyünden ve alıştığı

hayat tarzından başka birşey bilmeyen köylümüz renkli televizyonun dünyaya açılan penceresinden, diğer insanların asfalt yollarda yürüdüklerini, içinde

çeşmesi ve tuvaleti bulunan evlerde yaşadıklarını , vitrinleri dolu mağzalarda alış veriş yaptıklarını görecek ve benzerini köyünde görmek isteyecektir.

Köylerin durumunu düzeltmek için çok gayret sarfettik. Elde edilen neticeler çarpıcıdır.

Cumhuriyetin 60 ıncı yılı olan 1983 yılına kadar elektrik götürülen köy sayısı 24 436 idi. Dört senelik iktidarımızda 10 965 köye ve 22 834 mezraya elektrik

götürülmüş, birkaç köy dışında elektriksiz köy kalmamıştır.

Son dört yılda köylerimiz 39 500 km. tesviye, 39 000 km. stabilize yol yapılmıştır. 1983 yılı itiberiyle 11 000 km. asfalt köy yolu olmasına mukabil son dört yılda

12 500 km. köy yolu asfaltlanmıştır. Köy yollarında standart ve kalite önemli ölçüde düzelmeye başlamıştır.

1983 yılında kırsal alanda içme suyu bulunan ünite sayısı 38 bin iken, son dört yılda 16 700 üniteye içme suyu götürülmüştür.

1983 yılındas 2 526 adet olan sağlık ocaklı köy sayısı bu yılın sonunda 3 250 adedi geçecektir.

Cumhuriyetin ilk 60 yılında 10 bin köyümüze telefon götürülmüştür. Biz dört yıl içerisinde bu rakamı 36 binin üzerine çıkardık. Diğer bir deyimle 60 senede

yapılanın 2,5 katını 4 seneye sığdırdık.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri,

Şehirlerimizi modernleştirmek ve şehirde yaşayan vatandaşlarımıza daha iyi hizmetler götürmek için belediyelerimize büyük maddi imkanlar aktardık ve onlara

bu görevlerini ifa etmek için yetki verdik.

Daha önceleri personelinin maaşını ödemekte zorluk çeken belediyelerimiz, son dört yılda halka hizmet için yatırım yarışına girmişlerdir. Başta içme suyu ve

kanalizasyon olmak üzere, yeşil sahalar ve parklar, yollar ve pek çok altyapı hizmetleri yapılmaya başlanmıştır. 1983 yılında mahalli idare harcamalarının

GSMH’ ya oranı % 1.7’ den 1987 yılında % 3.9 çıkmıştır. Aynı dönemde GSMH’ nın artışını hesaba katarsak mahalli idare harcamalarının bu dönemde bizden

önceki döneme göre, sabit fiyatlarla yaklaşık 3 kat arttığını söyleyebilirim.

Mahalli idarelere ek olarak şehirlerimizde başta TEK ve PTT olmak üzere diğer kamu kuruluşları da insanımıza hizmet götürmek için seferber olmuşlardır.

Şehirlerimiz ışıklandırılmış, elektriksiz mahallelere elektrik götürülmüş, programlı elektrik kesintileri tamamen bertaraf edilmiştir. 1983’ te 7000 MW civarında

olan kurulu güç 1987 yılı sonunda 12000 MW’ ın üzerine çıkarılmıştır. Diğer bir deyimle 60 yılda kurulan 7000 MW güce, Anavatan iktidarı 4 yıllık icraatında

5000 MW kurulu gücü ilave etmiştir. Bu her yıl Keban büyüklüğünde bir santralı devreye sokmakla eşdeğerdir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri,

Telefon konusunda yapılan hizmetler çok daha çarpıcıdır. 1983 yılında Türkiye’ deki telefon sayısı takriben 1,9 milyondu . Bu yolun sonu itibariyle telefon

sayısı 4,8 milyon civarında olacaktır. Hükümetimiz dört yıllık icraatında yaklaşık 3 milyon telefonu devreye sokmuştur. Bu altmış yılda yapılan iki katına

yakındır.

Mahalli idarelere sağlanan kaynaklarla şehirli vatandaşlarımıza hizmet götürülmesine devam edilecek, kaynakların daha verimli ve etkili kullanımını sağlamak

için tebdbirler alınacaktır.

Hükümetimizin köye, şehire götürülen altyapı hizmetlerinde yaptığı atılımlarla geçmiş asırlarda yaşayan çok sayıda köylü ve şehirlimiz 20 nci asrın imkan ve

nimetlerine kavuşturulmuştur.

Değerli milletvekilleri,

Enerji, sulama, kara ve demiryolu, liman, yurt içi ve yurt dışı haberleşme; kara, hava, deniz ulaştırması gibi altyapı yatırımları kalkınmanın temelini oluşturur.

İktisadi ve sosyal kalkınmanın başlıca unsuru gördüğümüz bu yatırımların süratle gerçekleşmesini sağlamak hedefimizdir.

Sosyal ve iktisadi faydaları yönünden Güneydoğu Anadolu Projesini birinci öncelikli bir proje saydık ve kısa zamanda tamamlanabilmesi için gerekli bütün

tedbirleri almayı milli bir görev kabul ettik.

Önümüzdeki devrede:

- Altyapı yatırımlarında Yap - İşlet - Devret modeline devam edilecektir. Diğer ülkelere de örnek olan bu modelle devletin altyapı yatırımlarını takviye ederek

gelişmişlik seviyesini ileri ülkeler seviyesine yaklaştırmaya çalışacağız.

- 1983 yılında elektrik enerjisi üretimi 27,3 milyar kwh idi. 1987 yılında ise % 65 artışla 45 milyer kwh’ ı geçecektir. Aslında üretim kapasitemiz bunun hayli

üzerindedir. Bulgaristan’ dan elektrik ithali durdurulmuş, Türkiye elektrik ihraç edecek duruma gelmiştir. 1992 yılı hedefimiz 80 milyar kwh’ tır. Yeni enerji

tesisleri yanında trafolar ve enerji nakil hatları ıslah edilecek, enerji bol ve güvenilir olacaktır.

- Halen yapımına başlanmış bulunan 1 500 km. otoyol önümüzdeki dönemde tamamlanacak, 1 500 km. yeni otoyola bağlanacaktır.

- Büyük şehirlerimizdeki metro, hafif metro, ve toplu taşıma hizmetleri mali bakımdan desteklenecektir.

- Başta Akdeniz sahilleri olmak üzere toplam 100 milyon ton kapasitede yeni ve tevsi limanlar yapılacaktır.

- Yurt içinde bütün önemli merkezlere hava ulaşımını sağlamak hedefimizdir. Turizm gelişmesi ve milletlerarası hava ulaşımında daha fazla pay alabilmek için

mevcut hava alanları modernleştirilecek, tevsi edilecek, yenileri yapılacaktır. Bunlara paralel olarak uçak sayısı artırılacak ve milletlerarası seferler, ABD,

Japonya, Çin, Avusturalya gibi ülkelere teşmil edilecektir. Atatürk Hava Limanı açık Hava Limanı halina getirilecek, Ortadoğu ve Güneydoğu Avrupa’ nın en

hareketli hava limanı olacaktır.

- Bütün şehirlerin kanalizasyon şebekeleri önemli ölçüde bitirilmiş olacaktır.

- Şehirlerimizin havasını daha temiz tutmak ve enerji santrallarını beslemek yanında, kaliteli ve yüksek kalorili tabii gazdan büyük ölçüde istifade edilecektir.

Başta İstanbul, İzmit, Bursa, Eskişehir, Ankara, Konya, Kayseri ile Balıkesir, İzmir, Manisa olmak üzere çok sayıda şehirimize gaz götürülecektir.

- Son dört yılda olduğu gibi haberleşme ve bilgi naklinde elektronikteki gelişmeler en sıkı bir şekilde takip edilecek, yatırmlar bütün hızıyla sürdürülecektir.

Telefonda hedefimiz 10 milyon hata ulaşmak, her isteyene telefon verebilmektir.

- Yeni TV kanalları devreye girecek, TV yayınlarını iyi seyredemiyen yörelere uydu kanalıyla kaliteli yayın yapma imkanı getirilecek, yer alıcı istasyonları yurt

çapında yaygınlaştırılacaktır.

- Personelsiz 24 saat çalışan PTT merkezleri, seyyar telefon sisteminin genişletilmesi, kablo TV ve modern teknolojinin her yeni ürünü yurdumuzda da

gecikmesiz, tatbikata sokulacaktır.

- Bilgisayar ve veri nakli için sayısal şebekeler kurulacak ve genişletilecektir.

- Teletext ve video text sistemleri ülke çapında yaygınlaştırılacak, veri bankaları kurulması teşvik edilecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri,

Köylü memleketimizin efendisidir. Sosyal yapımızın ana istikrar unsurudur. Halen nüfusumuzun önemli bir bölümü tarımla iştigal etmektedir. Başta tarım

mekanizasyonu olmak üzere, muhtelif sebeplerle köyden şehire göçün önümüzdeki yıllar boyunca devam edeceği muhakkaktır.

Tarım sektöründe hızlı bir gelişmenin sağlanabilmesi için hedefimiz ve yaptıklarımız şöyle özetlenebilir:

- 1984 - 1987 arasında tarımın ortalama gelişme hızı % 4 olmuştur. Bu hız plan hedeflerinin üzerindedir.

- Tarım ürünleri destekleme politikasında, çiftçimizin alınterinin karşılığını vermeye, ödemeleri zamanında yapmaya gayret ettik. Destekleme fiyatlarını

tatminkar, ödemeleri peşin ve daha kısa zamanda yaptık.

- Tarımda başlıca hedefimiz verimlilik ve kaliteli üretimdir.

- Çiftçilerimizin ve tarımın desteklenmesi için Ziraat bankasınca açılan kredi 1983 yılında 618 milyar lira iken, bu yıl 4 trilyon liraya yaklaşacaktır. Ürün bazında

kredi baremleri yeterli seviyeye getirilmiş, teminat sistemi makul esaslara bağlanmış ve kolaylaştırılmıştır.

- Tohumculukta Cumhuriyet tarihinin en önemli hamlesi yapılmıştır. Yerli yabancı Türkiye’ nin ihtiyacını karşıladığı gibi, ihracat da başlamıştır.

- Son dört yılda 600 bin ha. alan sulamaya açılmış olup, 1,4 milyon ha. alanda sulama projeleri ile çalışmalar fiilen devam etmektedir. Önümüzdeki dönem GAP

dahil, sulamada daha büyük hamle yapılacaktır. Sulama çifçinin gelirini hızlı artırmanın en önemli yoludur.

- Soya ve mısır gibi ürünler ile yem bitkileri üretiminin geliştirilmesine önem verilmiş, soya üretimi 46 bin tondan 250 bin tona, mısır 1,5 milyon tondan 2,6

milyon tona, ayçiçeği 700 bin tondan, 1,2 milyon tona çıkmıştır.

- Hayvancılığın ve buna dayalı et, süt ve diğer ürünler sanayii ile su ürünlerinin kredilerinde faiz % 22’ ye indirilmiş olup kredi almayan tesislerin kalkınmada

öncelikli bölgelerde % 30’ u , diğer bölgelerde ise % 25’ I hibe olarak verilmektedir. Sanayi karma yemine % 25 nispetinde, süte ise litre başına 25 - 35 lira

destek verilmektedir. Yurt dışından ithali planlanan 100 bin yüksek verimli ineğin 43 500’ ü ile ilgili bağlantı yapılmış olup, bu yıl sonuna kadar 11 300 inek

fiilen dağıtılmış olacaktır.

- 1987 yılında gübreye yapılan sübvansiyon 350 milyar TL. civarında olacaktır. Gübrenin satış fiyatına göre nispet olarak % 50’ dir. Gübrede kredi faizi % 22’

dir. Zirai mücadele ve veteriner ilacına % 20 nispetinde destek yapılmaya başlanmıştır. Belirli tohumlarda yapılan destek % 50 veya daha fazladır.

- Ham ve işlenmiş tarım ürünleri ihracatını artırmak için çok yönlü teşvik tedbirleri alınacaktır. Bu bakımdan üretim, tasnif, ambalajlama, depolama, dondurma,

işletme, nakliye ve pazarlama ayrı ayrı veya bir bütün olarak ele alınacaktır. Kalite ve standarda önem verilecektir.

- Devletin köye ve tarıma hizmet veren kuruluşları aynı çatı altında toplanmıştır. Tarımsal araştırma, yayım ve eğitim hizmetlerine daha fazla eğitim

verilecektir.

- Sulama, drenaj, tesviye, erozyon, toprak tahlili konularındaki faaliyetler artırılacaktır.

- Tarım Reformu Kanunu çıkarılmış ve uygulamaya konulmuştur.

- Tarım arazisinin miras yolu ile parçalanmasını ve ekonomik verimliliğin azalmasını önlemek için tedbirler alınacaktır.

- Üçüncü Dünya ve İslam ülkelerine tarımın çeşitli konularında gerekli yardım ve teknoloji transferi yapılacaktır.

Sayın milletvekilleri,

Milletimizin Devlete emaneti olan ormanlarımızı vasıf ve üretim yönünden ileri bir seviyeye çıkarmak için önemli adımlar attık. Devlet ve orman köylüsü

ilişkilerinin iyileştirilmesi için gerekli kanuni düzenlemeler yapılmıştır.

Orman kadastrosunda sorunları azaltmak için gerekli tedbirler alınmış, çalışmalar başlatılmıştır. Önümüzdeki beş yıl kesif bir uygulama dönemi olacaktır.

Ormana veya hazineye ait arazilerde köylülerimiz tarafından kurulacak ormanların geliri köylere verilecek, bunlardan sadece tarife bedeli denilen düşük bir

meblağ alınacaktır.

1983 yılında 87 bin hektar olan ağaçlandırma, 1986 yılında 126 bin hektara yükselmiştir. 1987 sonunda dört yılda yapılan ağaçlandırma 500 bin hektar

civarında olacaktır. Bu miktar daha önce sekiz yılda yapılan ağaçlandırmaya denktir.

Orman idaresinin odun satışlarında haksızlıklara son vermek için, sterden kiloya geçilmiştir.

- Devlet ormanlarının başta köy tüzelkişilikleri olmak üzere gerçek ve tüzel kişilerce de işletilmesine imkan verecek tedbirler alınacaktır.

- Ülke ağaçlandırmasında askerlerimizden ve gençlerimizden istifade edilecektir.

- Ormanların kurulması ve genişletilmesi için “ Ağaçlandırma Fonu “ ndan yardım edilecektir.

- Özel orman kurulmasaı teşvik edilecektir.

Değerli milletvekilleri,

Sanayileşme politikamızın hedefi, modern ve gelişmiş ülkelerin sanayileşme seviyesin erişmektir.

Uzun yıllardan beri devam eden ithal ikamesi anlayışı terk edilmiş, ihracata dönük ve dünya sanayi ve ticaretine entegre olabilecek bir sanayileşme

politikasına geçilmiştir.

Kalite ve fiyat yönünden dünya pazarlarında rekabet edebilir mamulleri üretmeyi, buna mukabil rekabet edemiyeceğimiz mamul ve yarı mamulleri ithal etmeyi

sanayileşmede temel ilke kabul ediyoruz.

Sanayimizin sağlıklı bir şekilde gelişmesi için döviz kurunun gerçekçi, gümrük hadlerinin makul olması gerekir.

Aşırı sübvansiyonlar, çok yüksek gümrük hadleri ve ithal yasaklamaları ile korunan bir yapıda sanayiin sağlıklı gelişmesi mümkün değildir. Son dört yıllık

uygulama bu gerçeği doğrulamış, sınai üretim artmış, yerli malların kalitesi yükselmiş, ihracat imkanları önemli ölçüde genişlemiştir.

1984 - 1987 döneminde sanayimiz ihracata dönük, dış piyasa şartları ile rekabet edebilen köklü bir yapısal değişim içerisindedir. Bu dönemde sanayimizin

ortalama yıllık gelişme hızı % 8.5 olmuştur. Sanayi malları ihracatı 1979 yılında 780 milyon iken, 1987 yılında 7.8 milyar dolar, yani on katına çıkmıştır.

Başlıca mal grupları itibariyle ihracatımızın 1980 ile 1987 tahminleri mukayeseli olarak şöyledir:

Tarıma dayalı işlenmiş ürünler 1980’ de 209 milyon dolardan 1987’ de bir milyar dolara;

Kimyevi maddeler 76 milyon dolardan 500 milyon dolara;

Deri ve deri mamulleri 50 milyon dolardan 700 milyon dolara;

Elektrikli ev aletleri 12 milyon dolardan 300 milyon dolara;

Tekstil mamulleri 424 milyon dolardan 2.7 milyar dolara;

Makina imalat sanayii malları 22 milyon dolardan 700 milyon dolara çıkması beklenmektedir.

Türkiye, gelişmiş ülkeler dahil dünyanın her tarafına çok çeşitli mal ihraç edilmektedir.

Enerji sorunu olmayan, altyapısı sürekli düzelen sanayimiz önümüzdeki beş yılda daha büyük bir hamle içerisinde olacaktır. Teknoloji ve ihracat yönünden

önemli görülen sanayilere özel teşvikler uygulanacak, ihracatın ve dış rekabetin etkisiyle üretim ve kalite yükselmeye devam edecektir. Tekstil, elektronik,

savunma sanayii ile ileri teknoloji kullanan alanlarda önemli gelişmeler olacaktır. Sanayi mallarının ihracat içerisindeki payı yükselecektir.

Muhterem milletvekilleri,

İktisadi ve sosyal bünyemizde, hizmet üretim ve istikrar unsuru olarak esnaf ve sanatkarın önemli bir yeri vardır. Esnaf ve sanatkarlar emek ve sermayenin

birleştiği, teşebbüs gücünün gelişmesi için tabii şartların mevcut olduğu meslekler topluluğudur.

Esnaf ve sanatkar için en önemli husus işyeri sahibi olması ve makina teçhizat alımında gerekli desteğin teminidir. Bu maksatla küçük sanayi sitelerinin daha

hızlı bir şekilde tamamlanmasına öncelik verilmiştir.

- 1983 öncesinde toplam 25 bin işyeri yapılmıştı. Biz üçbuçuk yılda aynı sayıda işyeri yaptık. Halen 90 bin kadar yeni işyeri de inşa halindedir.

- Esnaf ve sanatkarlarımızın ürettiği malların sadece yurt içinde değil, yurt dışında da pazarlanabilmesi için gerekli teşvikler uygulanacak; teknik yardım, bilgi

ve eğitim yönünden daha iyi hizmet veren danışma ve yardım birimleri geliştirilecek, bu maksatla esnaf ve sanatkar kuruluşlarına gerekli yardım yapılacaktır.

- Esnaf ve sanatkara verilen krediler artırılacak ve kredilerin alınması kolaylaştırılacaktır.

- Esnaf ve sanatkarımızın ekonomik ve sosyal yönden gelişmesini sağlamak için kanunlarda gerekli düzenlemeler yapılacaktır.

Değerli milletvekilleri,

Başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri olmak üzere, kalkınmada öncelikli yörelerimizin geliştirlmesi bölgeler arasındaki gelişmişlik farklarının azalması,

refahın yurt sathına dengeli yayılması başlıca hedeflerimiz arasındadır.

İlk Hükümet dönemimizde kalkınmada öncelikle yörelerimizin makus talihini yenmek için önemli hamleler yapılmıştır.

Son dört yılda enerji ve sulama barajları, belediye hizmetleri, bütün kasaba ve köylerin telefonu, köy elektirifikasyonu ve köy yollarında daha önce yapılan

bütün işlerden fazlası gerçekleştirilmiştir. Bu bölgelerde çalışanların daha fazla ücret alması sağlanmış, çok sayıda lojman inşa edilmiştir. GAP Projesi

içerisinde yer alan şehir, kasaba ve köylerimiz 1990’ lardan itibaren tedricen Türkiye’ nin tarım, sanayi ve ticaret sektörleri baskımından gelişmiş bölgeleri

arasına girecektir.

Değerli milletvekilleri,

Madencilik ; Sanayi sektörü içinde % 7.5, GSMH’ da % 2.3 ve ihracatımızda % 3 civarında paya sahiptir.

İhracata dönük madencilik yatırımları büyük ölçüde sermaye, ileri teknoloji ve güçlü dış pazarlama gerektirmektedir. Bu üç unsurun makul ve gerçekçi bir

şekilde bir araya getirilebilmesi için projenin özelliğine göre kamu sektörü, özel sektör ve dış yatırımcıların iştirakiyle ortaklıklar kurulmasını faydalı

buluyoruz.

Yerli ve yabancı yatırımcıların uzun vadede güvenli bir yatırım ortamına kavuşabilmeleri için gerekli tedbirler alınmış, Maden Kanununda değişiklik

yapılmıştır.

Maden üretimini ve ihracatını en yüksek seviyeye çıkarmaya, maden ve petrol arama ve işletmesinde yerli - yabancı her çeşit imkandan en iyi şekilde

faydalanmaya devam etmekte kararlıyız.

Değerli milletvekilleri,

Tüketicinin korunmasını sağlayacak unsurların başında ticaret sektörünün sağlıklı çalışması gelir. Bunun için de sağlam rekabet şartlarının oluşturulması,

mal ve hizmet pazarlamasındaki bütün faaliyetlerin birbirini tamamlayıcı, sürekli ve güvenli olması gerekir. Böylece tüketiciye her mevsimde kaliteli, yeterli ve

istikrarlı fiyatla mal ve hizmet arzetmek mümkün olabilir.

Ticaretin gelişmesine, bunun içinde özellikle sağlıklı bir pazarlama zincirinin kurulmasına yönelik tedbirlere önem verilecektir. Her çeşit mal ve ürünün en iyi

şekilde değerlendirilebilmesi, bunların iç ve dış pazarlara zamanında ve yeterli miktarlarda verilebilmesi için tasnif, işletme, ambalajlama, depolama ve

muhafaza tesislerinin kurulması desteklenecektir.

Kara, deniz ve hava taşımacılığını, Türkiye’ nin coğrafi avantajlarını da dikkate alarak, en iyi şekilde geliştiricek tedbirleri almaya devam edeceğiz.

Dış ülkelerde hizmet veren müteahhitlrimize, diğer ülkelerinde yaptığı gibi destek olduk. Müteahhitlerimizin dünya piyasasında daha güçlü hale gelmeleri için

verilen teşvikler devam ettirilecektir.

Bankacılık yanında, özellikle sigortacılığın geliştirilmesine önem vereceğiz .

İstanbul’ u deniz aşırı iş ve bankacılık merkezi yapmak için gerekli tedbirler alınacaktır.

Değerli milletvekilleri,

Gelişme açısından, son 4 yılda Türkiye net turizm geliri artışında dünyada en başarılı ülke olmuştur. 1983 yılı sonunda 66 bin olan turistik yatak sayısının,

1988 yılı sonunda 200 bine, 1992 yılı sonunda 350 bine ulaşması beklenmektedir. Önümüzdeki devrede hedefimiz kaliteli ve gelir düzeyi yüksek yabancı

turisti Türkiye’ ye çekmektir.

Bu amaçla;

- Türkiye’ nin tabii güzelliklerinin korunması turizm gelişmemizde en önemli politikamızdır.

- Kaliteli projeler hazırlanarak, yatırımcı cezbedilecek ve yurt dışı pazarlaması yapılacaktır.

- Turizm sektörünün yatırım ve işletme formalitelerinden arındırılması için Turizmi Teşvik Kanunu yeniden ele alınacaktır.

- Kalifiye eleman temini için mesleki eğitime ağırlık verilecektir.

Değerli milletvekilleri,

Kalkınmada asıl hedef Sosyal gelişmenin sağlanmasıdır.

Bütün ekonomik gelişmeler sosyal gelişmelere paralel olarak gitmek mecburiyetindedir.

Hedef olarak sosyal adaletin ve fırsat eşitliğinin sağlanması, bölgeler arası gelişmişlik farklarının azaltılması, refahın yaygınlaştırılması sosyal politikamızın

temel unsurlarını meydana getirir.

Sosyal gelişmenin sürekliliği ve gerekli kaynakların artan bir şekilde temini iktisadi gelişme ile yakından ilgilidir. Bu itibarla sosyal ve iktisadi gelişme

arasındaki ahengin ve dengenin korunması önemlidir.

Çiftçi, küçük esnaf ve sanatkar, işçi, memur, emeklli, dul ve yetimler ile kimsesizlerin sosyal güvenliğe sahip olmaları ; korunmaya muhtaç çocuklar ve yaşlılar

ile çalışamıyacak derecede malul ve sakatların yeterli seviyede sosyal yardıma kavuşturulmaları; eğitim ve öğretimde fırsat ve imkan eşitliğinin sağlanması,

bütün vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerinden yararlanmaları sosyal güvenlik anlayışımızın esaslarını meydana getirir.

Gönüllü sosyal dayanışmayı, bilhassa geleneksel sosyal dayanışma esaslarını ve kuruluşlarını, toplumumuzun temelini teşkil eden aile sistemi içindeki sevgi,

şevkat ve saygıdan kaynaklanan tabii sosyal dayanışmayı idame ve teşvik edecek tedbirlerini alınmasını faydalı görüyoruz.

Sosyal güvenlik ve sosyal yardım politikamız çalışmayı teşvik edici değil, muhtaçların korunmalarına, gelişmelerine, yararlı hale gelmelerine yönelik olmuştur.

Hiçbir sosyal güvenlik sistemi içerisinde olmayıp muhtaç durumda bulunan vatandaşlarımıza sahip çıkmak maksadıyla “Sosyal yardımlaşma ve Dayanışmayı

Teşvik Fonu “ kurulmuş bu fona bağlı olarak il vei ilçe merkezlerinde 649 vakıf çalışmaya başlamıştır. Bu şekilde yüzbinlerce vatandaşımıza yardım

yapılmaktadır.

Geçtiğimiz dönemde çiftçilerimizin sosyal güvenlik kapsamına alınmalarına kademeli olarak başlanmıştır. Önümüzdeki dönemde bu uygulama bütün Türkiye’

ye teşmil edilecektir.

Çeşitli sosyal güvenlik kuruluşları arasındaki farklılıklar, nimet ve külfet dengesi dikkate alınarak giderilmiş, alınan primler ile yapılan yardımlar arasında uyum

sağlanmıştır.

“ Süper Emeklilik ” ile çalışanların daha yüksek emekli maaşı almaları mümkün hale getirilmiştir. Uygulamada ortaya çıkan sorunlar için gerekli tedbirler

alınacaktır.

Yurt dışında çalışan işçilerimizin sosyal güvenlikleri konusunda önemli anlaşmalar yapılmıştır. Bu çalışmalar devam edecektir.

Yurt dışındaki işçilerimizin ekonomik ve sosyal problemlerin çözümü, her çeşit hak ve menfaatlerinin korunması, yurt dışında büyüyen çocuklarımızın milli ve

manevi değerlerimize, vatan ve milletimize bağlılıklarının korunması ve geliştirilmesi için çalışmayı önemli bir görev telakki ediyoruz.

Değerli milletvekilleri,

Gençliğimizi, vatan ve milletin birlik ve bütünlüğünü müdrik, örf ve ananelerimize saygılı Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı, bilgili, medeni, hoşgörülü birer

insan olarak yetiştirmeliyiz.

Gençlerimizin ruh, fikir ve beden yönünden mükemmel şekilde gelişmelerini sağlamak hedefimizdir. Bu maksatla formal eğitim ve öğrenime ilaveten, okul

içinde ve okul dışında fikir, kültür ve sanat , spor ve folklor faaliyetlerinin yapılmasına imkan verecek modern tesislerin kurulması öncelik taşımaktadır.

Orta ve yüksek öğrenim yapmış gençlerimizin meslek hayatına intibakının kolaylaştırılması ve başarılarının arttırılması için önceden çalışma ve tatbikat

imkanlarına kavuşturulmaları önemlidir.

Burs ve yurt şartlarının iyileştirilmesi, gençliğin boş zamanlarını en faydalı şekilde değerlendirmelerini sağlayıcı imkan ve faaliyetlerin desteklenmesi için çok

önemli adımlar attık.

Yurtların yatak kapasitesi iki misline çıkarılmıştır. Bugün dar gelirli her aile, çocuğuna burs bulabilmektedir. 649 yerde kurulan Sosyal Yardımlaşma ve

Dayanışma Vakıfları da kabiliyetli gençlere burs vermeye başlamışlardır.

Değerli milletvekilleri,

Disiplinli, zorluklara dayanıklı, kötü alışkanlıklardan arınmış, sağlıklı bir toplumun oluşmasında spor faaliyetleri önemli bir unsurdur.

Hükümetimiz spora büyük ehemmiyet vereceğini, geçici değil, kalıcı ve köklü tedbirlerle Türk sporunu geliştireceğini açık ve seçik bir şekilde ilan etmiştir. Bu

amaçla yepyeni bir spor kanunu hazırlanarak yürürlüğe konulmuştur.

Değerli milletvekilleri,

Mahalli idareler konusunda da çok büyük hamleler yaptık. Mahalli idarelere iktidara geldiğimiz günden itibaren önem ve ağırlık verdik.

- Mahalli idareleri görülmemiş ölçülerde mali imkanlara kavuşturduk. Bu imkanların kullanılmasıyla Türkiye’ mizin çehresi değişti. Şehirlerimiz, kasabalarımız

tanınmayacak şekilde güzelleşti, imar edildi. Parklar, bahçeler, spor tesisleri, ışıl ışıl sokaklar, alt yapı yatırımları, köylere kadar uzanmaya başlayan

kanalizasyon şebekeleri ve gelecek yüzyıla göre planlanan beldeler, hep hükümet icraatımızın sonuçlarıdır.

- Mahalli idarelerin yetkilerini artırdık. Çeşitli mevzuat düzenlemeleri ile mahalli idarelere çalışma serbestisi sağladık. Böylece mahalli hizmetlerin vaatandaşın

ihtiyaçlarına arzı süratlendi ve kolaylaştı.

- Mahalli idareleri güçlendirerek demokrasinin en küçük birimlere kadar uzanmasını ve bir hayat tarzı olarak yerleşmesini sağladık.

- İl Özel İdaresi Kanunu ile idari sistemimizde gerçek bir reform yaptık. Hizmetlerin tesbitini ve harcama yetkisini mahalli idareye vererek, idare sistemimiz aşırı

merkeziyetçi yapısından kurtarılmıştır.

- Çok sayıda yeni ilçeler kurularak hizmetlerin dağılımında kolaylık ve etkinlik sağlandı.

- Büyük şehir belediye idaresini kurduk ve büyük şehirlerdeki problemlerin çözümlenmesine ayrı bir önem ve ağırlık verdik.

- Önümüzdeki dönemde mahalli idareler belirli esaslar dahilinde yetki ve kaynak yönünden daha fazla desteklenecek, kaynakların daha verimli kullanılması

için gerekli tedbirler alınacaktır.

Değerli milletvekilleri,

Ailede huzur ve mutluluğun ilk şartı sıcak bir yuvadır. Refahın yaygınlaşmasında , sosyal adalet ve sosyal güvenliğin temininde en önemli unsurların

başında konut gelir.

Anavatan iktidarı döneminde her çeşit imkan ve kaynak konut yapımı için seferber edilmiştir.

- Konut yapımında temel sorun finansmandır. İktidarımızın hemen başlangıcında kurduğumuz Toplu Konut Fonu’ndan bugüne kadar yapılan ve yapılmakta

olan konut sayısı 600 bindir. Daha önce kaçakçıya giden paralar şimdi ortadireğin yuvasına ucuz kredi kaynağı olmuştur. Konut edindirme yardımı ile düşük

gelirlinin bile konut sahibi olabilmesi mümkündür.

- Konut altyapısı yeni bir anlayışla ele alınmış, konut bitmesinden çok sonra önemli israf ve kayıplarla tamamlanan altyapı yerine, konutla birlikte devreye

giren altyapı uygulaması başlatılmış ve bunun için tedbirler ve teşvikler getirilmiştir.

- Önümüzdeki dönem toplu konut uygulaması bütün hızıyla devam ettirilecek, arsa üretimine ağırlık verilecektir.

- Köylerimizde de ferdi ve toplu konut uygulamasına geçilecektir.

- Konut arzını artırmak ve boş konutların kullanımını teşvik etmek için gerekli tedbirler alınacaktır.

Değerli milletvekilleri,

Çevreyi ve tabiatı koruma Hükümetimizin önem verdiği bir konudur.

Şehirlerimizin ve sanayileşmenin getirdiği hava ve su kirlenmesinin azalatılması için ısınmada iyi kaliteli yakıt kullanılması ve sınai tesislerin artıklarının

arıtılması gerekmektedir. Bu maksatla şehirlerde ısıtma için kaliteli kömür ithaline başlanmış ve büyük şehirlerimizin bazılarında tabii gaz kullanılması için

projeler yapılmıştır.

Yeni yapılan sınai tesislerin çevreyi kirletmeyecek şekilde kurulmasını, halen çevreyi kirleten tesislerin de belirli bir süre içinde lüzumlu arıtma tesislerini

yapmalarını sağlayacak tedbirler alınacaktır.

Değerli milletvekilleri,

Kamu hizmetlerinin süratli, etkili, verimli bir şekilde yürütülmesi, kamu idaresinin temel prensibidir. Hedefimiz, kamu hizmetlerinin vatandaşa en iyi şekilde

götürülmesini sağlamaktır.

Önümüzdeki dönemde:

- Türkiye’ nin büyümesi ve gelişmesine paralel olarak il, ilçe ve büyük şehir sayısı belirli esaslar dahilinde arttırılacaktır.

- Belediye ve Köy Kanunları değiştirilecek mahalli idarelerin daha da güçlenmesi temin edilecektir.

- Teftiş ve denetim sistemi yeni bir anlayışla düzenlenecektir.

Değerli milletvekilleri,

İktidarımız döneminde bu esaslardan hareketle, kamu idaresi bütünüyle gözden geçirilmiş, köklü şekilde değiştirilmiş ve büraokratik işlemler her kademede

asgariye indirilerek bir İDARİ REFORM gerçekleştirilmiştir.

Kamu idaresinde değişik birimler tarafından aynı maksada dönük olarak yürütülen hizmetlerin bir arada toplanması, yetki ve sorumlulukların dağınıklıktan

kurtarılarak teşkilatlanmada sadeleşmeye gidilmesi, bakanlık ve her seviyede teşkilat sayısının birleştirilerek asgariye indirilmesi sağlanmıştır.

İdari reform çalışmaları çeçevesinde bir kadro reformu uygulaması da başarılmıştır. Bu düzenleme sonucunda,

- Devletin kadroları tespit edilerek kanuna bağlanmış,

- Kadro ünvan standardizasyonu geliştirilerek, 8000’ den fazla kadro ünvanı 900’ e indirilmiş ve basitleştirilmiştir,

- Kadro tespit ve talepleri, iş analizi ve ölçümlerine dayandırılmış, keyfi kadrolaşmaya son verilmiş ve yeni kadroların ancak kanunla alınabileceği esası

getirilmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri,

Geçen dönemde Türk hukuk ve adalet sisteminde yapılan başlıca değişiklikler ile:

_Yıllardır değiştirilmeyen usul kanunlarını ve birçok temel kanunu değiştirerek adalet sisteminde ferahlık sağladık.

_İnfaz Kanunu’ nda yaptığımız değişiklikle af meselesini sistematik bir şekilde hallederek, toplumda yara açmadan cezaların indirimine gittik ve pek çok kişiyi

tahliye ettik.

_Pişmanlık Kanunu ile terörizmin önlenmesinde ileri bir adım attık.

Önümüzdeki dönemde:

İhtilafsız, barışçı bir toplum meydana getirebilmek için hukuk ve ceza sistemi değiştirilecek, ihtilafların zorunlu haller dışında adalet mekanizmasına

gidilmeden halledilmesi için gerekli tedbirler alınacaktır.

_Adliye sistemi yeniden düzenlenerek basitleştirilecektir.

_Medeni Kanun ve Ceza Kanunu gibi temel kanunlar, gelişen Türkiye‘ nin yapısına uygun hale getirilecek şekilde değiştirilecektir.

_Kanunların sayısını onikibinden sekizbine indiren Hukuk Reformu’ nun ilk safha çalışması bitmiş olup, uygulamaya konulacak, bundan sonraki safhada

mevzuatın sadeleştirilmesi, modernleştirilmesi ve basitleştirilmesi sağlanacaktır.

Gelecek dönemde kamu idaresinde ve hukuk sisteminde gerçekleştirilecek reformlarla;

_Millet hakimiyetini demokratik düzenin esası haline getirebilmek, milli iradeyi devlet idaresine gerçek anlamıyla yansıtmak için yetkilerin seçilmiş organlarda

olması hedefimizdir. Bu maksatla Anayasa ve kanunlarda gerekli düzenlemeler yapılacaktır.

_Türk idare ve hukuk sistemi, daha sür’ atli, etkili, verimli hale getirilecektir.

_Pek çok işlem bilgisayarla otomatik yapılacak, vatandaş devlet kapısında bekletilmeyecektir.

Muhterem milletvekilleri,

Hükümetimiz bürokrasinin devamlı olarak azaltılmasında memura ve vatandaşa itimadı esas almaktadır.

Bürokrasinin azaltılması ve kamu hizmetlerinde etkinliğin arttırılması için uyguladığımız ve uygulamaya devam edeceğimiz tedbirler şunlardır:

_Devletin vatandaş ile ilişkilerinde itimat esastır.Vatandaşın devletine güven duyması için, devletin memuruna memurun vatandaşa itimat etmesi şarttır.

Bunun için de beyana güvenin esas alınması, aksi görüldüğü takdirde müeyyide uygulanması gerekmektedir.

- Bürokratik işlemleri kısa zamanda asgariye indirmek maksadiyle genel bir yetki kanunu çıkarılmıştır. Bürokratik işlemlerin en fazla ve en gereksiz olduğu

alanlardan başlamak üzere ilgili kanun, tüzük, kararname, yönetmelik ve tebliğlerde gerekli değişiklikler yapılmaktadır.

- Devlet idaresi yetki ve sorumluluğun ahenkli bir şekilde paylaşıldığı bir karar ve uygulama sistemi içerisinde başarılı olabilir. Kararların daima en üst

noktalarda teşekkül ettiği bir sevk ve idare sisteminin etkili ve verimli olması düşünülemez. Bu itibarla Bakanlar Kurulu kararları doğrudan Hükümet

sorumluluğunu gerektiren hallere inhisar ettirilerek, sadece ilgili ve sorumlu bakanlar ile Başbakanın imzalayacağı ikili veya üçlü karar mekanizması

geliştirilecektir. Aynı anlayışla bakan onayı asgariye indirilerek, kanunların önemine göre müsteşar, genel müdür, daire başkanı ve diğer seviyelerde

sonuçlandırılmasını sağlamak üzere yetki ve sorumluluklar yeniden tespit edilecek, taşra kuruluşlarının yetkileri artttırılacak.

- Son dört yılda nüfus işleri, adalet, emniyet, milli eğitim, vergi idaresi ve daha çok kamu kuruluşu bilgisayara geçmiştir. Bunun sonucu işlemler hızlanmış,

bekleme süreleri tamamen kalkmış veya büyük ölçüde azaltılmıştır. Önümüzdeki dönemde vergi idaresi tamamen bilgisayara geçecek, bütün bakanlıklarda

etkili ve verimli çalışacak şekilde bilgisayar yardımıyla otomasyon projeleri başlatılacaktır.

- Ehliyet, pasaport, nüfus dahil çok çeşitli alanlarda bürokratik işlemler, formaliteler basitleştirilmiştir.

- Bürokrasi, kırtasiyecilik ve formatilerle mücadele programına devam edilecek, bu konuda kamu persoonelinin eğitilmesi ve programın vatandaşa tanıtılması

sağlanacaktır.

Değerli milletvekilleri,

Ülkede huzur, asayiş ve güvenin temini, vatandaşın can ve mal emniyetinin sağlanması devletin ilk ve asli görevidir. Bu görev yerine getirilmeden devletin

varlığından bahsedilemez.

Huzur ve güvenin sağlam ve kalıcı temellere oturtulması, siyasi iktisadi ve sosyal politikaların bir bütünlük içinde uygulanmasına, birbiriyle ahenkli, dengeli

yürütülmesine bağlıdır.

Huzur ve güvenin bedeli demokratik nizamdan, insan hak ve hürriyetlerinden vazgeçmek değildir

Son otuz yıllık tecrübeler göstermiştir ki, devlet orotitesinin zayıflaması, ülke ekonomisinin kötüye gitmesi, sosyal dengesizliklerin artması, huzur ve güvenin

bozulmasında ana sebepleri teşkil etmiştir.

Huzur ve güveni sarsan olayların başında anarşi ve terör gelmektedir. Anarşi ve terör basit bir zabıta olayı değildir, devlete karşı gelme olayıdır. Bu yüzden

de devletin bütün organlarının ortak sorumluluğu altındadır. Yasama, yürütme ve yargı organlarının; iktidarıyla, muhalefetiyle, bütün siyasi partilerin;

işçisiyle, işvereniyle, esnafıyla, çiftçisiyle milletin bütün fertlerinin üzerine düşen görevler vardır.

Huzur ve güvenin sağlanmasında aldığımız ve öngördüğümüz başlıca tedbirler şunlardır:

- Bölgeler arası gelişmişlik farklarının asgariye indirilmesi amacıyla, başta Doğu ve Güneydoğu olmak üzere kalkınmada öncelikli yörelerin geliştirilmesine

büyük önem verilmektedir.

- Son iki yılda işsizlik mutlak ve nispi olarak azalmaya başlamıştır. İşsizlik meselesinin çözümü ile ilgili politika ve tedbirlere devam edilecektir.

- Sosyal adalet anlayışımızın gereği olarak orta direğin güçlendirilmesini, zaman içerisinde milli gelirin daha adil dağılımını sağlamak temel politikamızdır.

- Çocuklarımızı ve gençlerimizi, milli ve ahlaki değerlerimizi benimsemiş, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı bilgili, Türkiye’ nin meselelerinin ancak milli birlik

ve dayanışma ile, ilmi ve akılcı yaklaşımlarla, gayret ve fedakarlıkla çözülebileceğine inanan ; medeni, hoşgörülü birer insan olarak yetiştirmeliyiz.

- Anarşi, terör ve bölücülük ve aşırı cereyanlarla sürekli ve etkili bir şekide mücadele edilmektedir. Bunun için güvenlik kuvvetlerimizin kadrosu arttırılarak

modern imkan ve araçlarla donatılmış, eğitim ve öğretime ağırlık verilerek , ücret ve sosyal imkanları hizmetin önemine uygun bir seviyeye çıkarılmıştır.

- Güneydoğu Anadoludaki bir kaç ilimiz dışındaki ülkede huzur ve güven sağlanmıştır. Anarşik faaliyetlerin devam ettiği bu illerimizde ise Olağanüstü Hal

Bölge Valiliği tesis edilerek emniyet ve güvenlik kuvvetlerinin ahenk ve uyum içerisinde çalışmaları temin edilmiştir. Bölge valiliğine önemli yetkiler verilerek,

hadiselerin üzerine ciddiyetle gidilmiş ve gidelecektir.

- Emniyet ve asayişin tesisi için toplumun ihtiyaç duyduğu kanuni düzenlemeler yapılmıştır. İhtiyaca göre yeni düzenlemeler yapılacaktır.

Değerli milletvekilleri,

Jeopolitik şartlar dolayısıyla, Türkiyemizin her hal ve şart altında savunmasının yapılabilmesi ve barışın sürekliliğinin temin edilebilmesi için, milli ve tarihi

geleneğimiz olan disiplinli ve kuvvetli bir ordunun varlığı esastır.

Ordumuzun en mükemmel şekilde eğitilmesi, modern silah, araç ve gereçlerle teçhiz edilmesi ve güçlendirilmesi maksadıyla gerkli imkanların sağlanmasını

zorunlu görüyoruz

Bu maksatla Savunma Sanayiini Geliştirme Fonunu kurduk. Bu fon uygulaması sayesinde çeşitli projeler başlatılmış, bazı projeler de daha fazla kaynak

aktarılmak suretiiyle hızlandırılmıştır. Savunma Fonu ile silahlı kuvvetlerin ihtiyaçlarının büyük bir bölümü yurt içinde üretilebilecektir. Bu Fondan

üniversitelere ve özel sektöre önümüzdeki yıllarda araştırma ve geliştirme projeleri verilerek , yurt içi bilim ve teknoloji potansiyelinin milli savunma sanayii

için kullanılması sağlanacaktır.

Türkiye’ de yapılan ilk F - 16 uçağı 1987’ de göklerimizde uçmuştur.

Savunma vakıfları birleştirilmiş ve koordinasyon içinde çalışmaları sağlanmıştır.

Silahlı Kuvvetlerimizin ihityaçlarını daha ekonomik, süratli, devamlı ve güvenilir bir şekilde temin etmek, ülke ekonomisinin gelişmesine daha fazla katkı

sağlamak amacıyla Milli Savunma Bakanlığı reorganize edilecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri,

Dış politikalarımızın esası, Büyük Atatürk’ ün tesis ettiği temel ilkeler istikametinde milli menfaatlerimizin en etkili şekilde korunması, bölgemizde ve dünya da

barışın teminidir. Devletin devamlılığı dış politika felsefemizin temelini teşkil eder. Siyasi hayatta hassasiyet gösterilmesi zorunlu hususların başında dış

politikanın bulunduğuna inanırız.

İktisadi gelişmemizin ve milli savunmamamızın güçlendirilmesi, dış politikamızın ana hedefleri arasında yer almaktadır. Anavatan iktidarı döneminde Türkiye,

mensubu bulunduğu Batı dünyası ile ilişkilerinde savunma ihtiyaçlarının yanı sıra iktisadi menfaatlerimizi de en iyi şekilde sağlamaya yönelik daha aktif bir

politika takip etmeye başlamıştır.

Türkiye, geleneksel dış politikasına uygun olarak, Doğu - Batı ilişkilerinin bugün ulaştığı önemli aşamada dünnya barışının güçlendirilmesine ve silahların

kontroluna yönelik çabaları desteklemektedir.

Hükümetimiz Avrupa Topluluğu ile ilşkilerimize özel bir önem vermektedir. Avrupa Topluluğuna tam üyelik başvurusu bizim iktidarımız tarafından

yapılmıştır. Son yıllarda siyasi, ekonomik ve sosyal alanlarda gerçekleştirdiğimiz hamleler ve özellikle ekonomimizdeki büyük yapısal değişiklikler Avrupa

Topluluğuna üyeliğimizi kolaylaştıran bir zemin oluşturmaktadır. Avrupa Topluluğu ile ilişkilerimizi, karşılıklı menfaatlerin dengelenmesini ön planda tutan

bir anlayışla sürdüreceğiz.

ABD ile dostluk ve ittifak ilişkilerimizi karşılıklı menfaatlere hizmet edecek şekilde geliştirmeye kararlıyız.

Coğrafi mevkiimizin, tarihi ve kültürel bağlarımızın icabı olarak Orta Doğudaki ve dünyanın diğer bölgelerindeki İslam ülkeleriyle esasen tesis etmiş

bulunduğumuz yakın dostluk ilişkilerini ve işbirliği imkanlarını daha da geliştirmek kararındayız. Türkiye, her ikisi de dostu ve komşusu olan İran ile Irak

arasındaki savaşa bir an önce son verilerek ihtilafın barışçı yoldan çözümü için titizlikle sürdürdüğü aktif tarafsızlık politikası çerçevesinde çaba göstermeye

devam edecektir.

Orta Doğuda adil ve kalıcı bir barışın ancak İsrail’ in 1967’ den beri işgal ettiği Arap topraklarından geri çekilmesi ve Filistin'lilerin meşru haklarının tanınması

suretiyle kurulabileceğine inanıyoruz. İsrail’ in işgal altındaki Arap topraklarında yaşayan yerli halkın insan haklarını ihlal eden keyfi tedbirler ve

uygulamalarını şiddetle kınıyoruz.

Kuzey komşumuz Sovyetler Birliği ve diğer Sosyalist devletlerle, egemenlik, bağımsızlık, hak eşitliği, toprak bütünlüğüne saygı ve içişlerine karışmama

ilkeleri çerçevesinde dostluk ve iyi komşuluk ilişkilerini geliştirmeyi, özellikle ekonomik ve ticari alandaki işbirliğini arttırmayı amaçlıyoruz.

Hükümetimiz, Türk ve Yunan milletlerinin dostluk istediğine inanmaktadır. İyi komşuluğun ve aynı ittifaka mensubiyetin de bir gereği olarak Yunanistan ile

diyalog tesis etmek için şimdiye kadar olduğu gibi teşebbüslerimizi devam ettireceğiz. Ülkelerimiz arasında mevcut meselelerin ancak bu şekilde müzakere

yoluyla çözüme kavuşturulabileceğine inanıyoruz.

Kıbrıs için Birleşmiş milletler Genel Sekreteri tarafından hazırlanan 29 Mart 1987 tarihli Çerçeve anlaşma taslağını Ada’ da adil ve kalıcı barışı kuracak bir

çözüm olarak görüyoruz. Türkiye’ nin Kıbrıs Türk Toplumunun can ve mal güvenliğini korumayı ve garanti etmeyi sürdüreceğini de bilhassa belirtmek

istiyorum.

Bulgaristan’ daki soydaşlarımızın ikili ve milletlerarası anlaşmalarla tanınmış bulunan haklarına saygı gösterilmesini ve arzu eden soydaşlarımızın Türkiye’ ye

göç etmelerine izin verilmesi için her türlü gayreti göstermeye devam edeceğiz.

Hükümetimiz Uzak Doğu, Latin Amerika ve Afrika ülkeleriyle de ilişkilerini geliştirmek için gayret gösterecektir.

Tarihi gerçekleri tahrip eden bazı ermeni iddialarına karşı dünya kamuoyunu etkili bir şekilde aydınlatmaya devan edeceğiz.

Değerli milletvekilleri,

Türkiye’ nin son dört yıldan beri yürüttüğü dış politika daha önceki yıllarla mukayese edilemeyecek bir seviye ve etkinliğe erişmiştir. İslam Konferansı

çerçevesindeki İslam Ülkeleri Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) Başkanlığı, İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) dönem

başkanlığı, Avrupa Konseyi dönem başkanlığı, milletvekillerimizin Avrupa konseyi Parlamenter Meclisinde yerlerini almaları, Türkiye’ nin Avrupa Bilimsel

İşbirliği Teşkilatı EUREKA’ ya tam üye olması önemli gelişmelerdir.

Çok sayıda devlet adamı Türkiye’ yi ziyaret etmiş, bir çok ülkeyle ilişkilerimize canlılık kazandırılmıştır. Orta Doğu meselelerinde Türkiye’ nin tutumu ve

oynadığı rol ilgili bütün ülkelerin takdirini toplamış, dış politika itibarımızı arttırmıştır.

Hükümetimiz önümüzdeki dönemde bütün bu alanlarda milli menfaatlerimizi en iyi şekilde koruyacak istikamette faaliyet göstermeye devam edecektir.

Ayrıca, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın hak ve menfaatlerinin en iyi şekilde korunması için gayretlerimizi titizlikle sürdüreceğiz.

Sayın Başkan, Değerli milletvekilleri,

Türkiye’ de son dört yılda en önemli şey istikrardır.

Biz anavatan iktidarı olarak şimdiye kadar siyaseti uzlaşma, müsamaha içinde, kavgasız olarak götürmek için elimizden geleni yaptık. Bundan sonra da aynı

şekilde devam etmeyi memleket sevgimizin, milli menfaatlerimizin tabii bir icabı sayıyoruz. Şunu ısrarla belirtmek istiyorum ki; Türkiye’ de siyasi ve sosyal

istikrarın muhafazası ve güçlendirilmesi için siyasi partiler yanında çeşitli kurum ve kuruluşların ve bütün vatandaşlarımızın üzerine düşen görevler vardır.

Herkesin kendi üzerine düşen sorumluluğu en iyi şekilde yerine getireceğine olan inancımı ifade etmek isterim.

Muhterem milletvekilleri,

Türkiye süratle değişmekte, gelişmektedir. Herşey 1980 ve öncesinden çok farklıdır. Yönetim sivilleşmiş, sıkıyönetim kalkmıştır. Demokrasi bütün

müesseseleriyle yürürlüktedir. Ülke hızla kalkınmakta, işsizlik sorunu tedricen azalmaktadır. Türkiye’ nin itibar grafiği yüksektir. Ortadoğu’ nun en güçlü ve

istikrarlı ülkesidir. 1980 başında bize birkaç milyon dolar kredi vermeyen komşularımız dahil dışarıya 2 milyar dolar kredi açılmıştır. Yurt dışına çıkışlar

serbesttir. Döviz transferi diye bir sorun yoktur. Hiç bir malın yokluğu, kıtlığı söz konusu değildir. Bir Avrupa ülkesi gibi her mal her yerde bulunmaktadır.

Asrın sonuna doğru Türkiye dünyanın sayılı devletlerinden biri olma fırsatını yakalamıştır. Bu fırsatı heba etmenin temel şartı siyasi ve ekonomik istikrarın

muhafaazasıdır. Batı Almanya ve Japonya’ da İkinci Dünya Harbinde taş üstünde taş kalmamıştır. Her iki ülkede de Harptan sonra uzun yıllar boyunca

ekonomik ve sosyal politikalar taviz verilmeksizin istikrarlı bir şekilde uygulanmıştır. Bugünün dev ülkeleri Batı Almanya ve Japonya’ nın başarısındaki

sebep budur.

Ekonomik ve sosyal bakımdan sürekli gelişen, her yönüyle gittikçe dışarıya daha fazla açılan, dış ilişkileri artan, Avrupa Topluluğuna tam üye olmaya karar

vermiş ve bunun müracaatını yapmış Türkiye’ nin gelişmesini hızla devam ettirebilmesi için başlattığımız ekonomik ve sosyal programın istikrarlı bir şekilde

daha uzun yıllar uygulanması gerekmektedir. Bu mümkün olduğu takdirde asrın sonunda Türkiye ileri sanayi ülkeleri arasına katılabilecektir.

Hükümet programımız toplumun bütün kesimlerini kucaklamaktadır. Köyde, kasabada, şehirde veya gecekonduda oturan fakir, zengin, ortahalli, programımız

ve tatbikatımız içerisinde kendi yerini görebilecektir. Dünyanın, Türkiye’ nin ve insanlarımızın sürekli bir değişiklik içerisinde olduğunu biliyoruz. Biz

değişmenin ilerisindeyiz Ve Türkiye’ yi çağdaş ve modern hale getirmeye gayret ediyoruz. Bu itibarla da yeniliklere açık bir partiyiz.

Bir taraftan kendi milli ve manevi kıymet hükümlerimizi muhafaza ederek Ortadoğu ve Batı Dünyası arasındaki yerimizi daha müessir hale getirirken, diğer

taraftan Batı dünyasına entegre olabilmenin gerektirdiği olgun, müsamahakar, kavagasız bir düşünce ve tartışma ortamının teessüsü için başlattığımız

politikayı sürdüreceğiz.

Anavatan iktidarı Türkiye’ yi ileri ve modern, daha güçlü ve itibarlı bir ülke haline getirmeye azimlidir, kararlıdır. Memleketin meselelerini de, çözümünü de

biliyoruz.

Şimdiye kadar yapamayacağımız işleri vaadetmedik. Önümüzdeki beş yıl için de yapabileceklerimizi taahhüt ediyoruz.

Sayın Başkan,

Yüce Meclis’ in Değerli Milletvekilleri,

Hükümet programımızı takdim etmiş bulunuyorum.

Yüce meclisin itimadına mazhar olduğumuz takdide; bu itimada layık olabilmek için Hükümet programımızı en şekilde uygulamak için bütün gücümüzle

çalışacağız. Halka hizmeti Hakka hizmet bileceğiz.

Önümüzdeki beş yıl boyunca yapacağımız çalışmalarda en büyük desteği yüce milletimizin temsilcisi olan siz kıymetli milletvekillerinden alacağız.

Yeni iktidar dönemimizin milletimiz ve memleketimiz için hayırlı olmasını çalışmalarımızda Cenab-ı Hak’ kın bizi başarılı kılmasını niyaz ediyorum.

Hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.