BAŞBAKAN SAYIN MESUT YILMAZ BAŞKANLIĞINDAKİ
48. HÜKÜMET PROGRAMI

 Sayın Başkan,

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Sayın Üyeleri,

Yüce Meclis’i Bakanlar Kurulu ve şahsım adına en derin saygılarımla selamlıyorum. Önümüzdeki dönemin milletimize ve memleketimize hayırlı olmasını diliyorum.

17 Haziran 1991 günü Sayın Cumhurbaşkanı yeni Hükümeti kurma görevini şahsıma tevdi ettiler. Hazırladığım Kabine listesi kabul buyurulunca, 23 Haziran 1991 günü 48. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti teşekkül etti. Anayasa’nın 110. Maddesi gereğince Hükümetimizin programını Yüce Heyetinize sunmak üzere huzurlarınızda bulunuyorum.

Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri,

Anavatan Partisi’nin iktidar olduğu 6 Kasım 1983 seçimleriyle Türkiye’de yeni bir dönem başlamıştır. Yaklaşık 8 yıl zarfında, Partimizin uyguladığı üç Hükümet programı birbirinin devamı ve tamamlayıcısı olmuştur. Ancak, son yıllarda, dünya ekonomik ve siyasi yapısında meydana gelen değişiklikler ve gelişmeler dikkate alınarak, programlarda gerekli uyarlamaların yapıldığı da bilinmektedir. Bu uygulamaların asıl amacı ise, toplum hayatının en önemli unsuru olan istikrarı sağlamaktır. Nitekim, Hükümetimizde bu amaca bağlı kalarak Anavatan Partisi’nin daha önceki icraat ve tecrübelerini dikkate alarak, söz konusu istikrarı sürdürmeye kararlıdır.

Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri,

Anavatan iktidarlarının, insan hak ve özgürlüklerini, insan haysiyet ve güvenini esas aldığı, milletimizin huzur ve saadetini gözeterek, yeni sosyo-ekonomik politikaları yeni bir anlayışla uygulamaya koyduğu açıktır.

Keza Anavatan iktidarları, ekonomik alanda, uluslararası entegrasyona önem veren, çağdaş, dinamik, yeni şartlara uyum gösteren kalkınma programları belirlemiş ve uygulamaya geçirmiştir. Bu politikalar sonucu olarak birçok sektörde önemli gelişmeler sağlanmıştır.

Hükümetimiz de, aynı temeller üzerinde milliyetçilik, muhafazakarlık, sosyal adaletçilik, rekabete dayalı serbest piyasa ekonomisi esaslarına dayalı olarak, kalkınmaya açık, medeni, müreffeh, büyük ve güçlü bir Türkiye için çalışmak azmindedir.

Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri,

Devletin başlıca görevi, istikrarın temini, adaletin süratli dağıtılması, emniyet ve güvenin sağlanması, yurdun savunulması, yurt içinde ve yurt dışında memleketin ve vatandaşların haklarının korunmasıdır.

İktisadi kalkınma devletin esas fonksiyonu, tanzim edici, fertlerin ve kuruluşların iktisadi münasebetlerini düzenleyici, ihtilafların halline, iktisadi istikrarın sağlanmasına matuf sık sık değişmeyen kaideler konması, engellerin kaldırılarak verimin yükseltilmesidir. Karar mekanizmasının etkin olarak çalışması esastır.

İktisadi faaliyetlerde devlet, genel seviyede tanzim edici ve yönlendirici olmalı, detaylara müdahale etmemelidir. Vatandaşın rakibi değil, aksine ona hizmet eden, gelişmesini kolaylaştıran bir yardımcı olmalıdır.

iktisadi kalkınmada devletin doğrudan yürüteceği faaliyetler, esas itibariyle alt yapı hizmetleridir.

Bütün milletin istifadesine açık olabilecek orman, su, maden, enerji gibi kaynaklar milletin varlığı olarak düşünülmelidir.

Devlet; sanayi ve ticarete ana prensip olarak girmemelidir. İstisnai olarak geri kalmış bölgelerde sınai tesisler kurulabilir. Bu teşebbüsler kısa zamanda millete devredilmelidir.

Sanayi, tarım ve ticaretle mal ve hizmet üretiminin en süratli ve verimli şekilde yapılabilmesi, fertlerin kabiliyetlerini ve teşebbüs güçlerini, iktisadi gelişmenin temel unsuru sayan bir sistem içinde mümkün olabilir.

Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri,

Toplumun maddi ve manevi olarak yükselmesinde ve yücelmesinde temel unsur insandır.

Bu nedenle, geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın ve gençlerimizin modern ve ileri Türkiye idealine, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı, milli, manevi ve ahlakî değerlerimizi benimsemiş, bilgili, ilmi düşünceye sahip herkese karşı sevgi, saygı ve müsamaha besleyen medeni birer insan olarak yetişmelerini sağlamak amacımızdır.

Gücünü tarihten, milli ve manevi değerlerinden alarak geleceğe güvenle bakan büyük milletimizin demokrasiye bağlı vatansever evlatlarının üzerine düşen tarihi görev ve sorumluluğun, hür, bağımsız, gelişmiş, itibarlı ve güçlü Türkiye idealinin hizmetkarları ve teminatı olabilme yolunun, milli hedefler etrafında birleşerek, dürüst, medeni ve ölçülü bir siyasi faaliyette bulunmak olduğuna inanırız. Siyaseti aziz milletimiz için mukaddes bir fazilet ve hizmet yarışı olarak telakki eder, siyasi faaliyetin müsamaha ve olgunlukla, kavgadan uzak, medeni bir şekilde yürütülmesini düstur ittihaz ederiz.

Aziz milletimiz çekişmenin, kavganın ve bölücülüğün hiç bir zaman yanında olmamıştır. Geçmişte şu veya bu şekilde kavgaya itilenler veya kendini kavganın içinde bulanlar muzdariptir. Kırgınlıkların giderilmesine, yaraların sarılmasına, dostluğun, kardeşliğin ve dayanışmanın geliştirilmesine zaruret vardır.

Devletimizin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğü ilkesinden asla taviz verilemez.

Milli birliğin muhafazası ve idamesi için milletçe büyük bir dikkat ve gayret sarf etmemizin zarureti, bilhassa yakın tarihimizde cereyan eden üzücü olaylar sebebiyle daha iyi anlaşılmıştır.

Partimiz, demokratik siyasi mücadelede tek yolun ikna, uzlaşma ve fikirlere hürmet olarak gören; hür, bağımsız, gelişmiş, itibarlı, büyük ve güçlü Türkiye idealine ulaşmayı gaye edinmiş bir siyasi partidir.

Bu programda belirtilen esaslar ışığı altında öngörülen hususların gerçekleşmesi maksadıyla her çeşit sosyal, iktisadi, idari, hukuki, politik ve diğer tedbirlerin alınması ve uygulanması için çalışmayı ve mücadele etmeyi aziz milletimize karşı vazgeçilmez görevimiz sayar, siyasi parti oluşumuzun sebebi görürüz.

Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri,

Toplumumuzun temeli ve milli varlığımızın özü olan aile kurumuna ve aile içinde en yüksek değer olan kadınlarımıza büyük önem veriyoruz. Kadınlarımızın sorunlarına köklü çözümler getirmeye, toplumdaki yerlerini yükseltmeye kararlıyız. Bunun gereği olarak kadınlarımızın her alanda ve düzeyde görev ve sorumluluk almalarına, yönetimde yetkili olmalarına ve karar mekanizmalarına daha çok katılmalarına özen göstereceğiz.

Bu konularda Anayasa’da öngörülmüş olan ve iktidarımız döneminde kurulan teşkilatları daha etkin hale getireceğiz.

Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri,

Doğal, kültürel ve sosyal çevreyi korumak ve geliştirmek Hükümetimizin temel prensiplerinden birisidir. Ekolojik değerlerin korunması ve ekonomik kalkınmanın sağlanması bir bütün olarak ele alınacak, sürekli ve dengeli kalkınma amacına uygun olarak yasal, idari ve teknik tedbirler geliştirilecektir.

Bu çerçevede ulaştırma, tarım, enerji, sağlık, eğitim, konut ve altyapı gibi tüm temel sektörlerdeki yatırımlarda çevre faktörünün de ele alınması sağlanacak, gelecek nesillere temiz ve yaşanabilir bir çevre emanet etme düşüncesi çalışmalarımızda esas olacaktır.

Üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizde kıyı alanlarının yönetimi konusuna ve kıta içi su kaynaklarımızın korunmasına özel bir önem verilecektir.

Bu çerçevede 5 yıllık kalkınma planları paralelinde çevre durum tespitleri yapılarak öncelikler sıralamasına gidilecektir.

Ayrıca, endüstriyel gelişmenin çevre sorunları yaratmaması açısından, kirliliği kaynağında önleyici tedbir alarak gerek mevcut, gerekse yeni kurulacak tesislerin arıtma sistemlerini kurmalarını sağlamak amacıyla düşük faizli kredi kullanımı için gerekli hukuki tedbirler geliştirilecektir.

Çevreyi kirletmeyen çevrenin fiziki ve biyolojik yapısına zarar vermeyecek teknolojik sistemlerin ülkemizde yaygınlaştırılması yoluna gidilecektir.

Evrensel boyuta ulaşan çevre sorunlarının çözümü amacıyla uluslararası kuruluşlarca başlatılan tüm faaliyetler yakinen izlenecek ve aktif katkı sağlanacaktır. Bu meyanda, Karadeniz’e kıyısı olan diğer ülkelerle birlikte Karadeniz’in kirlilikten korunması amacıyla başlatılan çalışmalar da sürdürülecektir. Aynı zamanda ülkemizin çevre konusunda taraf olduğu uluslararası sözleşme ve protokoller çerçevesinde aldığı yükümlülüklerin yerine getirilmesi için gerekli yasal ve teknik tedbirler alınacaktır.

Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri,

21. yüzyıla girerken, dünyanın klasik ekonomik ve sosyal yapısının, gelişen teknoloji ve kültürel ekti ile zorlandığı bilinmektedir. Dünün Demirperde ülkeleri bile kapalı devletçi ekonomilerin başarısızlığı karşısında; hak ve menfaatlere dayanan bir çizgide dış ekonomik münasebetlerini geliştirme arayışı içindedirler.

Gelişen sanayi toplumları daha fazla gelişebilme imkânlarını, gelişme yolunda olan ülkelerin sosyo-ekonomik durumlarını dengeli uluslararası ilişkilere dayandırma zorunluluğunda görmektedir.

Bloklar çökmüş, Kuzey-Güney ilişkileri, Pasifik ekonomik olayı hatta Avrupa Topluluğu ekonomik münasebetlerini ülkelerin karşılıklı hak ve menfaatleri çerçevesinde değerlendirmeye başlamıştır.

Dünyada kısıtlı olan doğal zenginliklerin ve teknolojik girdilerin insan yararına dengeli bir şekilde kullanılması anlayışı giderek süratli bir şekilde ağırlık kazanmaktadır.

İşte bu ve benzer nedenlerdir ki dünyada hiçbir ülke, kapalı bir ekonomik anlayışla kendi insanının refah düzeyini arzu edilen seviyeye ulaştırmak imkanına sahip değildir.

Ülkemiz dış ekonomik münasebetlerini geliştirmede çok geç kalmış olmakla beraber, Anavatan Partisi iktidara geldiği 1983 yılından bu tarafa, bu geç kalmışlığı gidermek için yoğun çabalarını sürdürmektedir. Söz konusu yıldan itibaren öncelikle komşu ülkelerimizle başlatılan ekonomik ve ticari ilişkiler bu alanda kaybettiğimiz aşamalarda bir gösterge teşkil etmektedir. Müteahhitlerimizin komşu ülkelerde, yabancı rakiplerinin dikkatlerini üzerlerine çekebilecek tarzda gösterdikleri başarılar, ihracat ve ithalatımızın ani sıçraması dış ekonomik ilişkilerimizde isabetli kararlarımızın neticesi olmaktadır.

Hükümetlerimiz 1983 yılından bu tarafa ithalat-ihracat, yabancı sermaye ve kambiyo rejimlerinde yaptığı radikal değişikliklerle, kapalı ekonomik yapısını kırarak yeniden ekonomik ve ticari yapılaşmaya gitmiş, bu yapılaşmada gösterdiği başarılarla gelişme yolunda olan ülkelere örnek olmuştur.

Anavatan Partisi iktidarı olarak, dış ekonomik münasebetlerde kaydettiğimiz gelişmeleri, ülkemizin menfaatlerine uygun bir şekilde daha da geliştirmeyi bir amaç olarak görüyor ve bu yönde her türlü tedbiri almayı kaçınılmaz buluyoruz.

Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri,

Adalet mülkün, kişi hak ve hürriyetlerinin, çağdaş toplum hayatının temelidir.

Adaletin bağımsız ve tarafsız yargı organları tarafından süratle yerine getirilmesi milletimizin en önemli temennilerinden biridir.

Bu nedenle, Adalet Bakanlığı ve yargı organlarının imkanlarının geliştirilmesi, sistemin modernizasyonu ve çalışma şartlarının iyileştirilmesi hedefimizdir.

Kanunların, mahkemelerin yükünü azaltacak şekilde gözden geçirilmesine çalışacaktır.

Adaletin süratle ve vatandaşlar arasında bir ayrım yapılmaksızın gerçekleştirilmesi, milli birlik ve beraberliğimizin tesisinde ve devlete güvenin temininde en önemli unsurlardan biridir.

Bu hak ve hürriyetlerin teminat altına alınması için hukuka bağlı ve hukukun üstünlüğünü esas alan Hukuk Devleti düzenini temel şart sayarız.

“ Geciken adalet, adaletsizliktir. ” düşüncesinden hareketle yargı sisteminin hızlı, nitelikli ve adil sonuç almaya elverişli bir düzene kavuşturulması için personel, yapı, araç ve gereç bakımından iyileştirilmesi esas olacak, kurumlar ve hukuk kurulları bu esasa göre geliştirilecektir.

Hükümet olarak adli ve idari yargı kurumlarına büyük önem veriyoruz. Bu itibarla; yargı mesleğinin özendirici hale getirilmesi hedeflerimiz arasındadır.

Türk Ceza Kanunu’nun 141-142-143-163’üncü maddelerin kaldırılması demokrasi adına atılan önemli adımlardan biri olmuştur.

Hazırlık tahkikatında avukat bulundurulmasını teminen yasal düzenlemeler yapılacaktır.

Üst yargı organlarının iş yüklerini kendi içinde dengeleyici ve özellikle Yargıtay’ın bir içtihat mahkemesi olarak çalışmasını sağlayıcı tedbirler alınacaktır.

Ceza infaz kurumlarının, her bakımdan daha sıhhatli ve modern bir fiziki yapıya kavuşturulması sağlanacak, hükümleri topluma yeniden kazandırıcı yönde tedbirler alınacak, özellikle çocuk hükümlülerin ıslahı ve yetiştirilmelerine önem verilecektir.

Sayın Başkan,

Sayın Milletvekilleri,

Aziz vatanımızın her hal ve şart altında savunmasının yapılabilmesi ve uluslararası barışın sürekliliğinin temin edilebilmesi için, milli ve tarihi geleneğimiz olan disiplinli ve kuvvetli bir ordunun varlığının esas olduğu malumunuzdur.

Kahraman ordumuzun en mükemmel şekilde eğitilmesi, modern silah, araç ve gereçlerle teçhiz edilmesi ve güçlendirilmesi gerekli imkanların sağlanması zorunlu bulmaktayız. Savunma sanayi geliştirilecek ordumuzun vurucu gücü artırılacak, sayıca azaltılırken eğitim daha yüksek seviyelere çıkarılacaktır.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin güçlendirilmesinde en önemli unsurlardan biri olan personelin, yurt içinde ve dışında eğitilmesi, yetiştirilmesi için gerekli kaynak ve imkanlar sağlanacaktır.

Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri,

Dış politikamızın esası, Büyük Atatürk’ün vazettiği temel ilkeler istikametinde, bölgemizde ve dünyada barış ve güvenliğin muhafaza ve idamesine ve uluslararası işbirliğinin gelişmesine katkıda bulundurulmasıdır. Devletimizin kuruluşundan bu yana dış politikamızda daima göz önünde tuttuğu bağımsızlık, egemenlik ve toprak bütünlüğüne saygı, ahde vefa ve barışçılık ilkeleri temelinde, milli menfaatlerimizin hassasiyet ve kararlılıkla en etkili şekilde korunması, Hükümetimizin dış politika alanında birinci hedefini teşkil edecektir.

Türkiye, dış politikasında, özgün ve imtiyazlı coğrafi konumun sağladığı geniş imkanlardan azami ölçüde yararlanmak durumundadır. Bir Avrupa ülkesi olan Türkiye, aynı zamanda, bir Akdeniz, Karadeniz, Balkan ve Ortadoğu ülkesi olma özelliğini de taşıdığından, bölgeler arası işbirliğinin geliştirilmesinde fevkalade merkezi bir konuma sahiptir. Ülkemizin bu müstesna özellikleri, çok boyutlu aktif bir dış politika izlememizi zorunlu kılmaktadır.

Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri,

Uluslararası topluma ve komşularına karşı sorumluluğunun bilincinde olan Türkiye, bölgede belirsizliklerin ortadan kaldırılmasına çaba sarf edecek ve istikrar unsuru olma özelliğini aktif dış politikası ve bölgesel işbirliği projeleriyle somut bir biçimde sergileyecektir.

Hükümetimiz, Balkanlarda, Karadeniz’de, Akdeniz’de ve Ortadoğu’da refah, istikrar, işbirliği ve güven iklimi meydana getirilmesine yönelik adımlar atılmasına öncülük edecektir. Karadeniz’de Ekonomik İşbirliği Türkiye Teşkilatı’nı ve Balkan ülkeleri arasındaki çok yönlü işbirliğini bu çerçevede önemli örnekler olarak zikretmek istiyorum.

Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri,

Bildiğiniz gibi Hükümetimiz, Partimizin de temel ilkeleri doğrultusunda insan unsurunu birinci planda tutmaktadır. Bugün insan sadece iç hukukun değil uluslararası hukukun da süjesi haline gelmiştir. Gerçekten de, artık, kişiler uluslararası mahkemelere başvurabilmektedirler. Türkiye de bu hakkı kendi insanlarına tanıyan devletler arasında yer almıştır.

Avrupa Topluluğu’na 1987 yılında tam üyelik müracaatında bulunduk. Müracaatımız üzerine AT Komisyonu tarafından hazırlanan rapor ve işbirliği önerilerinde de vurgulandığı üzere, ilk aşamadaki hedefimiz, Türkiye’yi tam üyeliğe götürecek yeni bir yakınlaşma ve işbirliği süreci başlatmak ve aramızdaki entegrasyon unsurlarını çoğaltmaktır. Temel hak ve özgürlüklere saygı, çoğulcu demokrasi, serbest seçimler ve Pazar ekonomisinin Türkiye ile AT ülkeleri arasında ortak paydayı oluşturduğu inancındayız. Türkiye-AT ilişkilerinin yeniden güçlü ve dinamik bir yapıya kavuşturulması için Avrupalı ortaklarımızın mevcut bazı pürüzleri tarihi sorumluluk anlayışıyla bertaraf edecek tedbirleri vakit geçirmeden almalarını temenni ediyoruz.

Paris Yasası ile çerçevesi çizilen yeni Avrupa’nın inşasında, kısa bir süre önce kurulmuş olan AGİK kurumlarının başarılı bir biçimde işlev görmesi ve olgunluğa erişmesi büyük önem taşımaktadır. Türkiye, bu konuda, AGİK çerçevesinde ve Avrupa Konseyi çalışmalarında yapıcı gayretler içinde olacaktır.

Türkiye, NATO ittifakı içinde, başta güvenlik olmak üzere tüm konularda aktif ve müessir bir rol oynamayı sürdürecektir. Avrupa’nın güvenlik ve savunma boyutunun ortaya çıkarılmasında önemli bir rol oynamaya aday olan Batı Avrupa Birliği ile ilişkilerimizi üyelik hedefimiz doğrultusunda ve NATO ile uyum içinde geliştirmeye kararlıyız.

Dış politikamızın önemli boyutlarından birini oluşturan ABD ile ilişkilerimizi, uzun vadeli bir perspektifle ele alarak, dostluk ve ittifak bağları ve karşılıklı çıkarlara hizmet edecek bir anlayışla sürdürmek ve iktisadi işbirliği boyutuna da ağırlık vererek daha da geliştirmek arzusundayız.

Geleneksel dostumuz olan Almanya’nın birleşmesi, Avrupa’nın yakın tarihinde önemli bir dönüm noktası olmuştur. Avrupa’nın siyasi ve ekonomik oluşumunda şimdi daha geniş sorumluluk üstlenen Almanya ile ilişkilerimizi, her alanda en ileri düzeye götürme arzusundayız.

Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri,

Türkiye’nin Körfez bunalımı boyunca izlediği uluslararası hukuku ve BM Güvenlik Konseyi kararlarını esas alan politikası bundan böyle de aynı doğrultuda kalacaktır. Bir bölge devleti olarak Irak ile ilişkilerimize ve Irak halkı ile bağlarımıza önem atfediyoruz. İlişkilerimizin normalleşmesi için gerekli koşulların oluşmasında, Irak’ın BM Güvenlik Konseyi kararlarının gereklerini yerine getirmesi gerektiği kanısındayız.

Hükümetimiz, geleneksel dostu Pakistan, yakın ilişkiler içinde bulunduğu Suudi Arabistan ve Doğu komşusu İran gibi bütün İKÖ üyesi ülkelerle mevcut yakın dostluk ve işbirliği ilişkilerini daha da geliştirmeye kararlıdır.

Ortadoğu sorununun halline büyük önem veren Türkiye, bölgede adil ve kalıcı bir barışın tesisinin ancak İsrail’in 1967 savaşında işgal ettiği topraklardan geri çekilmesi, Filistinlilerin meşru haklarının tanınması ve ayrıca bölgedeki tüm ülkelerin tanınmış ve güvenli sınırlara sahip olmaları ile gerçekleşebileceğine inanmaktadır.

Ortadoğu ülkeleri arasında da bölgesel işbirliği projeleri geliştirilmesine öncelik vereceğiz. Bölgede doğalgaz ve petrol boru hatları tesisi ile elektrik, yol şebekelerinin birleştirilmesi ve “barış suyu” gibi somut ve önemli projeleri bu çerçevede sayabiliriz.

Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri,

Kuzey komşumuz Sovyetler Birliği ile ilişkilerimiz son yıllarda kaydedilen olumlu gelişmelerden memnunluk duymaktayız. Önümüzdeki dönemde gerek SSCB, gerek Birlik Cumhuriyetleri ile işbirliği ilişkilerimizin bugüne kadar titizlikle riayet edilen ilkeler çerçevesinde uzun vadeli bir perspektifle geliştirilmesine öncelik vereceğiz.

Bulgaristan’da Kasım 1989’dan bu yana meydana gelen olumlu gelişmeler, yeni yönetimin Türk azınlığına mensup vatandaşlarının sorunlarını çözme konusunda açıklanan siyasi idaresi ve bu amaca yönelik çabaları Türkiye ile Bulgaristan arasındaki ilişkileri yeni bir dönemin eşiğine getirmiş, ilişkilerin normalleştirilmesi ve geliştirilmesi için umutlar doğurmuştur.

Sayın Başkan,

Sayın Milletvekilleri,

Hükümetimiz, Ege’nin iki yakası arasında karşılıklı hak ve çıkar dengesine dayalı sağlam ve kalıcı bir dostluğun tesis ve idamesi gereğine içtenlikle inanmaktadır. Ülkelerimiz arasında mevcut çeşitli meselelerin ancak gerçekçilik, sağduyu ve ileri görüşlülüğün temel alındığı ciddi müzakerelerle çözümlenebileceğini düşünmekteyiz.

Türk-Yunan ilişkilerine iki ülke ve milleti birbirine bağlayan uzun vadeli çıkarların mevcudiyeti açısından yaklaşmakta ve Yunanistan’la Türkiye arasında sürekli bir anlayış birliği ve işbirliğinin tesisinin her iki ülkenin de yararına olacağı fikrinin Yunan tarafınca da samimiyetle paylaşılmasını beklemekteyiz.

Hükümetimiz KKTC ile mevcut ilişkilerimize özel bir önem atfetmektedir. Kıbrıs Türk halkı, adanın iki asli unsurundan birisi olarak adanın geleceğinde her alanda eşit söz hakkına sahiptir ve sahip kalacaktır. Türkiye, Kıbrıs sorununa adadaki iki halkın uluslararası antlaşmalara dayanan hak ve statüleri açısından bakmakta ve meselenin, BM Genel Sekreteri’nin iyi niyet görevi çerçevesinde taraflar arasında eşit düzeyde yapılacak müzakerelerle çözümünü desteklemektedir.

BM Genel Sekreteri’nin iyi niyet görevi çerçevesinde adadaki iki eşit taraf arasında doğrudan görüşmelerle varılabilecek anlaşmaya dayalı bir çözümün unsurları 649 Sayılı Güvenlik Konseyi kararında yer almaktadır. Kıbrıs Türk tarafı bu esaslar dahilinde adil bir çözüm çerçevesi oluşturulması için yapıcı bir çaba içindedir.

Son olarak KKTC ile mutabakat halinde Kıbrıs’daki iki eşit taraf ile Türkiye ve Yunanistan’ın katılacakları dörtlü bir toplantı önerilmiştir. Yunan-Rum tarafının olumsuz tepkisine rağmen bu öneri gündemde kalmaya devam etmektedir. Kıbrıs Türk tarafının bugüne kadar sabırla izlediği yapıcı tutum Hükümetimizce kararlılıkla desteklenecektir. Geçmiş tecrübeler Kıbrıs meselesinin başka siyasi amaçlar uğruna değerlendirilmek istenmesinin bu meselenin çözümüne yardımcı olmadığını göstermiştir. Yunanistan Hükümetinin bu gerçeğin bilinci içinde hareket edeceğini ümit etmek istiyoruz.

Sayın Başkan,

Sayın Milletvekilleri,

Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın bulundukları ülkelerdeki hak ve menfaatlerinin korunmasına ve yaşam koşullarının iyileştirilmesine büyük önem vermekteyiz. Ülkemiz ile bulundukları ülkeler arasında bir dostluk ve yakınlaşma köprüsü rolünü üstlenmesini arzuladığımız bu vatandaşlarımızın en yüksek eğitim düzeyine kavuşmaları ve bulundukları ülkelerde layık oldukları en üst düzeye ulaşmaları için çaba göstermeye devam edeceğiz.

Sayın Başkan,

Sayın Milletvekilleri,

Hükümetimiz, yüce milletimizin can ve mal emniyetini sağlamada, ülkemizde huzur ve güvenin temininde gerekli tüm tedbirleri almayı amaç edinmiştir.

Huzur ve güvenin sağlam ve kalıcı temellere oturtulması, siyasi, iktisadi ve sosyal politikalarını bir bütünlük içinde uygulanmasına, birbirleriyle ahenkli ve dengeli yürütülmesine bağlıdır.

Huzur ve güvenin bedelinin, demokratik nizamdan, insan hak ve hürriyetlerinden vazgeçmek olamayacağına samimiyetle inanmaktayız.

Jandarma Genel Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığı taşra kuruluşlarının ilgili mülki idare amirleriyle daha sıkı görev ilişkileri içinde çalışmalarını sağlayacak yasal düzenlemeler yapılacaktır.

Güvenlik Kuvvetlerinin, hizmete bağlılıklarının sağlanması ve iş verimliliğinin artırılması, sosyal güvenliklerinin temini üzerinde ciddiyetle durulacak, asayişin tesisi uğruna şehit olan vatan çocuklarının ve ailelerinin geleceklerinin mutlaka teminat altına alınması çalışmaları hızlandırılacaktır.

Güvenlik Kuvvetlerinin, asli görevlerini aksatan mevzuat hükümleri belirlenerek ayıklanmaları sağlanacaktır.

Gerektiğinde eğitim ve diğer destekleyici imkanlar da sağlandıktan sonra şehir şehir içi trafik hizmetlerinin düzenlenmesinde mahalli idarelerle çok sıkı işbirliği içinde olunacak ve halen polisin ve trafik teşkilatının görev alanı dışındaki mahallelerde jandarma tarafından yürütülmekte olan trafik denetimlerinin de trafik polisine devrine ilişkin çalışmalar yapılacaktır. Trafik anarşisinin önlenmesi için yasal düzenlemeler de dahil acil tedbirler konusunda bir trafik şurası hemen toplanacaktır.

Mahalli idarelerle personel yetiştirmek üzere eğitim kurumu faaliyete geçirilecektir. Köy Kanunu süratle gözden geçirilip günün şartlarına göre yeniden düzenlenecektir.

Mülki idare taksimatında coğrafi, ekonomik unsurlar ve kamu hizmetlerinin gerekleri dikkate alınarak yeni il, ilçe ve belediye kurulması yoluna gidilecektir.

İdari ve ekonomik yönetimimizin bürokratik işlemlerinin azaltılması çalışmaları sürdürülecektir.

 

Sayın Milletvekilleri,

Anarşi ve terör dünya milletlerinin huzur ve güvenini sarsan olayların başında gelmekte olduğu ve önlenmesi konusunda tüm ülkelerin önemle durdukları malumlarınızdır.

Anarşi ve terörün, devletin varlığını sarsan bir olay olması nedeniyle; yasama, yürütme ve yargı organlarının, iktidarıyla muhalefetiyle bütün siyasi partilerin; ve toplumun bütün kesimlerinin üzerine düşen görevleri yapmaları bir zorunluluk olmaktadır.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde bölücü nitelikte ve yurt dışı irtibatlı, ancak güvenlik kuvvetlerimizin sürekli mücadele üstünlüğü içinde geçen anarşik nitelikli çarpışmaları, hukukun üstünlüğü ilkelerine sadık kalarak önleme hususunda azimli ve kararlıyız. Hukuk devletinin gücü, aziz milletimizin engin sağduyusu, birlik ve beraberlik ruhu ve güvenlik kuvvetlerimizin fedakar gayretleri bu konuda en büyük teminatımızdır. Hükümetimizin, anarşi, terör, bölücülük ve aşırı cereyanlarla mücadelesi devamlı ve tesirli bir şekilde devam edecektir. Bunun için de güvenlik kuvvetlerimiz modern imkan ve araçlarla donatılacak, eğitim ve öğretime ağırlık verilecek, ücret ve sosyal imkanları, hizmetin önemine uygun bir şekilde artırılacaktır.

Sayın Başkan,

Sayın Milletvekilleri,

İktidarımızda iktisadi ve mali alanlarda 1984 yılından itibaren yaptıklarımız ve elde edilen başlıca sonuçlar şöyledir:

Kambiyo rejimi tamamen değiştirilmiş, döviz suç unsuru olmaktan çıkarılmıştır. Bugün ülkemizde dünyanın en rahat kambiyo rejimlerinden birine sahiptir. Paramız konvertible hale getirilmiştir.

Vergi sistemi modernleştirilmiştir. 25 yıldan beri sadece sözü edilen Katma Değer Vergisi, iktidarımız döneminde uygulamaya konulmuştur.

1933 yılından beri çıkarılamayan Serbest Muhasebeci, Mali Müşavir, Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu çıkarılmıştır.

Gümrükler bütünüyle gözden geçirilmiş, nispetlere indirilmiş, Türkiye’yi dışarı açılmaya teşvik edecek şartlar getirilmiştir.

Faizler büyük ölçüde serbest bırakılmıştır.

Sermaye piyasası kurulmuştur.

Tekeller kaldırılmıştır.

Köprü, baraj gibi tesislerin gelir ortaklığı senetleri çıkarılarak tasarruflar teşvik edilmiş, böylece halkın tasarrufları yeni yatırımlara kaynak oluşturmuştur.

Yatırım, işletme ve ihracatı kapsayan yeni entegre bir sistem devreye sokulmuştur.

Bu politikaların müspet neticelerini en iyi şekilde, GSMH, ihracat ve Türkiye’nin dış kredi itibarında görebilmekteyiz.

GSMH’nin 1984-1990 döneminin ortalama büyüme hızı yüzde 5.8 olmuştur.

1979 yılında ihracatımız 2.2 milyar dolar ve bunun yüzde 36’sı sanayi malları idi. Bu yılki ihracatın ise 15 milyar dolar olacağı tahmin edilmektedir. Bunun yüzde 80’i sanayi mallarıdır.

Türkiye son altı yılda kredi itibarı en süratli yükselen ülkelerden biridir.

Toplam döviz rezervleri 1983 yılında 1.2 milyar dolar iken, bugün 11 milyar dolara çıkmıştır.

Lüks ithalat sayılan araba, sigara ve diğer malların yıllık ithalattaki payı yüzde 4’ün altındadır. Daha önce ülkeye çeşitli şekillerde kaçak olarak sokulan bu mallardan son beş yılda devletin aldığı gümrük ve fon iki trilyon liradan fazladır. Bu paralar başta Toplu Konut, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu olmak üzere çeşitli alanlarda kullanılmaktadır.

Tarımda önemli üretim artışları kaydedilmiştir. 1984-1990 döneminde tarımın ortalama gelişme hızı yüzde 3.6’dır. Bu dönemde DSİ tarafından 57 baraj ve 93 gölet tamamlanmıştır. Halen 57 baraj ve 114 gölet inşaatı devam etmektedir. Son yedi yılda 800 bin hektarı aşkın alan sulamaya açılmıştır. Güneydoğu Anadolu Projesi bütün hızıyla devam etmektedir. Atatürk Barajı ve Urfa Tüneli muhtemelen 1992’de hizmete hazır hale gelecek, Harran Ovası sulanmaya başlanacaktır.

Mayıs 1991 itibari ile Toplu Konut Fonu’ndan finanse edilmiş ve halen finanse edilmekte olan konut sayısı 820 bindir. Verilen kredi miktarı 5.5 trilyon TL.’dir.

1983 yılında dış turizm gelirimiz 411 milyon dolar, yatak kapasitemiz 66 bin idi. 1990 yılı sonunda yatak kapasitesi 200 bini aşmış olup, 1991 yılı turizm gelirinin körfez krizinin ağır etkisine rağmen 3 milyar doları aşması beklenmektedir.

Yıllık fiili yabancı sermaye girişi 1983 yılında 46 milyon dolar iken, 1990’da 713 milyon dolar olmuştur. 1991 yılında ise 1 milyar doları aşması beklenmektedir.

Türkiye’nin çimento üretimi 1983’te 13.6 milyon ton, 1990’da 24.5 tondur. Demir-Çelik üretimi ise 1983’te 3.9 milyon ton, 1990’da 9.5 milyon tondur.

Linyit üretimi 1983 yılında 23.8 milyon ton, 1990 yılında ise 52 milyon tondur.

Cumhuriyet süresince 1983 sonuna kadar 24 bin 400 köye elektrik verilmesine mukabil, bugün elektriksiz köy kalmamıştır. Mezraların çoğunluğu elektriğe kavuşmuştur.

Elektrik enerjisi üretim kapasitesi 1983 yılında 6 bin 935 MW iken, 1990 sonunda 16 bin 400 MW’a ulaşmıştır. 60 yılda yapılanın yüzde 140’ını yedi yıla sığdıran bir iktidar olmanın gururunu taşımaktayız.

Savunma sanayinde önemli hamleler yapılmıştır. Türkiye’de yapılan ilk F-16 Jet uçağı 1987’de uçmuştur. Bugün 70 F-16 uçağı hizmete sokulmuştur. Ayrıca bu uçakların ihracatı söz konusudur.

Haberleşmede büyük hamleler yapılmıştır. 1983 yılında toplam 1.9 olan telefon hattı sayısının 1.6 milyonu otomatik idi. 1990’da ise toplam telefon sayısı 8 milyon olup, bunun yüzde 98’i otomatiktir. 1983 sonunda 10 bin 272 köyde telefon olmasına mukabil, bugün bütün köyler telefona kavuşmuştur. Bu yıl sonu itibariyle telefon hattı sayısı 9 milyona çıkarılacaktır.

1983 yılında 42 bin otomobil üretilirken 1990’da bu rakam 167 bine çıkarılmıştır. Bu rakamın 1991 sonu itibari ile 240 bine ulaşması beklenmektedir.

Sayın Başkan,

Sayın Milletvekilleri,

Tamamıyla renkli televizyon yayınına iktidarımız döneminde geçilmiş olup, bugün 6 kanaldan TV yayını yapılmaktadır. Televizyon haftalık yayın saati 1983 yılında 37 saat iken, 1990’da 350 saate yükselmiştir.

Son yıllarda gerçekleştirilmiş bulunan ve Türk sporunun atılım yapması sonucunu doğuracak alt yapı ve tesis yatırımlarına ağırlık verilmeye devam edilecek ve bunların bütün yurt sathına yaygınlaştırılması temin edilecektir.

Sayın Başkan,

Sayın Milletvekilleri,

Sizlere şimdi vergi ve vergi politikamız ile ilgili kısa bilgiler vermek istiyorum;

Ücretlinin eğitim, sağlık konut kredi faizi ve kültür harcamalarını vergiden düşmesi için kanuni düzenleme Meclis’e sev kedilecektir.

Son 8 yılda vergi gelirleri milli gelirin üzerinde artan Türkiye, vergi kaçağını giderek azaltmakla beraber bu kaçağın azaltılmasını daha da hızlı bir şekilde yapmak istemektedir. Türkiye etkin bir vergi sistemi ve vergi kaçağını azaltma konusunda bütün gelişen ülkelere ve özellikle Doğu Avrupa ülkelerine örnek olma durumundadır. Ve bu başarısını da artırarak sürdürecektir.

Vergi kaçağının daha hızlı azaltılması konusunda oto kontrol mekanizmaları yaygınlaştırılacak, belge düzeninin oturtulması için çalışmalara devam edilecektir. Belge düzeni oturdukça vergi nisbetleri hem ücretlidir hem de serbest çalışanlar için düşürülebilecektir. Vergilendirilmemiş olanlardan vergi almak ve yeni vergi mükellefleri yaratmak esastır.

Belge düzeni yaygınlaştırılmadıkça, ortalama kâr haddi uygulaması tedricen kaldırılacak, hayat standardı uygulaması ıslah edilecektir.

Vergi sistemimizde büyük yatırımcılara sağlanan teşvikler küçük müteşebbise de verilecektir. Ekonomik politikalarla mali politikalar tam bir uyum içine sokulacaktır. Vergi kanunları, yatırımları daha da teşvik edecek hale getirilecektir.

Kamu personel rejiminde temel politikamız, çalışanı ödüllendirmek ve korumaktır. Çalışanla çalışmayanı, sicili iyi olanla olmayanı, vatandaşa iyi muamele edenle etmeyeni, kıdemli ile kıdemsizi, eğitimli ile eğitimsizi ayırt edecek ve teşvik edecek bir personel rejimi amaçlıyoruz. Yetki kanunu ile bu konuda gerekli düzenlemeleri en kısa zamanda gerçekleştireceğiz. Kadro karşılığı sözleşmeli uygulaması düzeltilecektir.

Meslek kuruluşları ile işbirliği artırılacak, hizmet içi eğitim etkin hale getirilecektir.

Gümrüklerde işlemlerin sadeleştirilmesine hız verilecek, ithalatçı ve ihracatçıların çok daha kısa zamanda, AT standartlarında işlemlerini bitirmeleri hedef alınacaktır.

Sayın Başkan,

Sayın Milletvekilleri,

Milli eğitim politikasını ve hizmetlerini ülkemiz ve milletimiz için, en önemli ve öncelikli bir devlet politikası olarak görüyoruz. Hükümetlerimizin, bu anlayışla bugüne kadar gerçekleştirdirlerine şükranlarımızı sunuyoruz.

Ancak, 2000’li yılların eşiğinde, bilgi toplumu çağında yaşadığımızın da bilincindeyiz. Milli eğitim sistemimize yeni bir anlayış, yeni bir yapılaşma, bunun gereği olan yeni bir uygulama, değerlendirme ve yönlendirme görev ve sorumlulukları yüklendiğinin de anlayışı içindeyiz.

Milli kimlik, kişilik, ahlaki karakter ve yüksek irade gücü kazandıran milli kültürümüzü, her derece ve türdeki örgün, yaygın, sürekli ve hayat boyu eğitim, kurumlarında ve uygulamalarında daha yoğun bir şekilde vermeye ve benimsetmeye çalışacağız.

Milli Eğitimde bugüne kadar gereğince ele alınmadığını bildiğimiz, milli tarihimizde başarılı uygulamaları olan üstün nitelikli, istidat ve kabiliyetli çocuklarımızın özel olarak yetiştirilmelerinin, yararlı olacağına inanıyoruz.

Yine eğitimde, laiklik ilkesini, toplumumuzun çeşitliliğinin en büyük kaynaştırıcı ve birleştirici harcı, temeli ve teminatı olarak görüyor ve benimsiyoruz.

Bu amaçları gerçekleştirmek için, Hükümet olarak, Milli Eğitimde yeni seferberlik başlatmaya azimli ve kararlıyız.

Bunun için Milli Eğitime, son iki yıldır ayrılan paydan daha fazla pay ayırmaya ve sistemi yenilemeye kararlıyız.

Sayın Başkan,

Sayın Milletvekilleri,

İktidarımızın Hükümet programlarında belirtilen amaçlar, hedefler, ilkeler ve ihtiyaçlar ile Milli Eğitim Temel Kanunu doğrultusunda Milli Eğitimimizin geliştirilmesi için önemli çalışmalar yapılmış ve büyük mesafeler alınmıştır.

Bunun ilk delili, Cumhuriyet dönemi bütçeleri içinde en yüksek payların son iki yılda, Milli Eğitime ayrılmış olmasıdır.

Milli Eğitim hizmetlerinin geliştirilmesinde, özellikle yeni doğan ihtiyaçların karşılanmasında ve sorunların çözümünde iktidarımız döneminde 1986 yılında yürürlüğe konan 3308 Sayılı Çıraklık ve Meslek Kanunu ile ek kaynak sağlayan 1988 yılında çıkarılan 3418 Sayılı Kanun’la eğitime yeni bir atılım gücü ve hız kazandırılmasıdır.

Milli Eğitim sistemimizin en önemli unsuru olan öğretmenlerimiz ile öğretim elemanlarının toplumda layık oldukları statüye kavuşturulmalarının gerektirdiği yönde alınan tedbirler ve sağlanan imkanlar temel alınarak bugünün ihtiyaçlarına uygun seviyeye ulaştırılması sağlanacaktır.

Bu çerçeve içinde, özellikle Bakanlığın, genel politika ve ortak hizmetler dışında kalan merkezi yönetime ilişkin görev, yetki ve sorumluluklarının taşra teşkilatına devredilmesi ve yeni “Eğitim Yöntemi Alanları” kurulması ile ilgili kanuni düzenleme gerçekleştirilecektir.

Zorunlu eğitimin 2000 yılına kadar 8 yıl; 2000 yılından sonrası için de 10 yıl olmasını sağlayacak kanuni düzenleme yapılacaktır.

Milli Eğitim Akademisinin kuruluşu tamamlanacaktır.

Halen 180 bin olan çırak öğrenci sayısı 1992 yılı sonunda 300 bine çıkarılacak ve özellikle örgün eğitim ve ilişkileri düzenlenecektir.

İlk uygulaması 1990-1991 öğretim yılında başlatılmış bulunan ve 109 bin gencimizin başvurduğu ve eğitim gördüğü Lise Mezunlarına Meslek Edindirme Projesi kurumlaştırılarak devam ettirilecektir. Buradan mezun gençlerimize, kendi işyerlerini kurmaları halinde maddi destekte bulunulacaktır.

Çocuklarımıza yaşadıkları çevreyi tanıma ve koruma bilincini kazandırmak suretiyle onlarda kendilerine güven ve topluma karşı sorumluluk duygusunu güçlendirmek amacıyla kurulan “Türkiye Çocuk Çevre Klüpleri” yurt çapında yaygınlaştırılacaktır.

Çağ nüfusunun okullaşma oranlarının, okul öncesi eğitimde, yüzde 11.5’e; ilk ve ortaokul yüzde 100’e; orta öğretimde, meslek ve teknik öğretim ağırlıklı olmak üzere yüzde 45’e ve yüksek öğretimde (Açık Öğretim dahil) yüzde 20’ye ulaşması yönünde çalışılacaktır.

Özel eğitime muhtaç çocuklar ve gençler için halen yüzde 3 civarında olan okullaşma oranının artırılması ve eğitim imkanlarının genişletilmesi, iyileştirilmesi suretiyle çağ nüfusunun yüzde 10’unun okullaşmasının gerektirdiği tedbirler araştırılacak, bu hedefin gerçekleştirilmesine çalışılacaktır. Ülkemizde ilk defa 13-15 Mayıs 1991 tarihinde gerçekleştirilen Özel Eğitim Konseyi’nde alınan kararların uygulanmaya konulması sağlanacaktır.

Eğitimde ve öğretimde hürriyetin Anayasa’ya sadakat borcunun ortadan kaldırılmayacağı inancıyla milli birlik ve bütünlüğümüzün temel unsurlarının başında yer alan Türkçe’nin özellikleri bozulmadan ve aşırılığa kaçılmadan milli ve ortak bir eğitim ve bilim dili olarak öğrenilmesine daha çok önem verilecektir.

Eğitimdeki sayısal gelişmeler yanında, eğitimin nitelik ve kalitesinin yükseltilmesi temel hedeflerimizden biri olacaktır.

Çağdaş gelişmenin bir boyutu olarak eğitimde bilgisayar, TV, video gibi teknolojilerin kullanımı yaygınlaştırılacak; bu amaçla televizyon kanallarından biri öğretim ve eğitime tahsis edilecektir. Yurt dışındaki çocuklarımızın örf ve adetlerimize, vatan, millet ve ortak milli kültürümüze bağlılıklarının korunması için gerekli tedbirler alınacaktır.

Özel kesimin, vakıf ve dernek gibi tüzel kişilerin, hayırseverlerin, okul öncesinden üniversitelere kadar örgün eğitim kurumları kurmaları özendirilecek ve desteklenecektir.

TBMM’de Milli Eğitim Komisyonu’ndan geçmiş bulunan üniversitelerin kuruluş kanunu ile dünyada ilk defa bu büyüklükte bir yüksek öğretim seferberliğini gerçekleştirmeyi amaçlayan iktidarımız, bu kurumlarla birlikte mevcut üniversitelerimizin öğretim elemanı ve finansman ihtiyacını karşılayacak, 2010 yılına kadar geçerli bir “master planı” hazırlayacak ve uygulamaya koyacaktır.

Bugüne kadar yapılan uygulamalar ve sonuçları ışığında, YÖK Kanunu yeniden değerlendirilecektir.

Yüksek öğretimdeki gençlerimizden başvuruda bulunacakların tamamına yurtlarda barınma imkanı mutlaka sağlanacaktır.

Bu yurtların barınma, beslenme ve eğitim şartları geliştirilecek, öğrenim kredisi artırılacaktır.

Önümüzdeki yıl sonunda mevcut yurt kapasitesine 42 bin yatak ilave edilecektir.

Milli birlik ve bütünlüğümüzün harcı olan, yüce duygularla olgunlaşmamızın, yüksek ahlaklı toplum meydana getirmemizin kaynağı olan yüce dinimizin ehil öğretmenlerle öğretilmesi ana amacımızdır. Bu amaçla dini öğretime daha da önem verilecektir.

Sayın Başkan,

Sayın Milletvekilleri,

Çalışma hayatımızın en önemli unsuru olan işçi ve işverenin karşılıklı saygı ve menfaatlere dayalı bir diyalog içinde olması için Hükümetimiz her türlü çabayı sarf edecektir.

İşverenin çalışma güvencesini en üst noktaya çıkarırken işçinin de çalıştığı tesisin aslında milletin malı olduğu düşüncesi içinde bulunması çalışma barışının tesisinde önemli bir unsurdur.

Toplu sözleşmelerde, çıplak ücret, giydirilmiş ücret, yan ödemeler gibi konularda kavram kargaşasının ortadan kalkması için işçi-işveren kuruluşları ile diyalog içinde bulunacaktır.

Hükümet olarak, sosyal güvenliği, sosyal hukuk devleti içerisinde yer alan ve bu ilkeyi oluşturan temel kavramlardan biri olarak görmekteyiz.

İşçi, memur, esnaf ve sanatkar, çiftçi olmak üzere tüm çalışanlarımız sosyal güvenlik şemsiyesi altında toplanması sosyal güvenlik politikamızın ana hedefini teşkil etmektedir. Bu ana hedef içinde çeşitli sosyal güvenlik kanunlarında yer alan sosyal sigorta hakları arasında norm ve standart bütünlüğünün sağlanması hükümetimizin önemle üzerinde durduğu çalışmalardan biri olacaktır.

Emekli, dul ve yetimlerimizin aylıkları enflasyondan etkilenmeyecek bir şekilde sosyal güvenlik kuruluşlarının mali kaynakları dikkate alınarak ayarlanacaktır. Bu amacı gerçekleştirmek üzere sosyal sigorta primlerinin tahsilatına özel bir önem verilerek sosyal sigorta fonlarının en verimli alanlarda değerlendirilmesi temin edilecektir.

Halen Sosyal Sigortalar Kurumu sağlık hizmetlerinden faydalanan takriben 20 milyon vatandaşımıza daha iyi sağlık hizmeti verebilmek amacıyla sistem geliştirilerek yaygınlaştırılacak ve personel araç, gereç eksiklikleri giderilecektir.

Bağ-Kur’un esnaf sanatkarlar ve diğer bağımsız çalışanları ile bunların emekli, dul ve yetimlerine sağladığı sosyal sigorta hakları, Hükümetimizce ele alınarak, ilgili kanunlar yeniden düzenlenecektir. Bağ-Kur’a nimet-külfet dengesi içinde en kısa zamanda sigortalılar ile diğer hak sahiplerine arzu edilen seviyede sosyal sigorta hakkı sağlayabilen bir sosyal güvenlik kuruluşu hüviyeti kazandırılacaktır.

Sosyal güvenlik ve sosyal yardım politikamız içinde yaşlıların, gazilerin korunması, korunmaya muhtaç çocuklar ile sakatların topluma kazandırılmaları, eğitim öğretimlerine öncelik verilerek bunlara istihdam imkanları temini başlıca çalışmalarımız arasındadır.

Yurt dışında çalışan işçilerimiz sosyal güvenlik haklarının korunmasında titizlik gösterilerek, sosyal güvenlik sözleşmelerinin günün sosyal güvenlik anlayışına uygun hale getirilmesine çalışılacaktır.

Sayın Başkan,

Sayın Milletvekilleri,

Çalışma hayatımız işçi, işveren ve devlet üçlüsünün uyum içerisinde ve birbirini tamamlayacak biçimde yürütülmesine özel bir önem atfediyoruz. Çalışma hayatı düzenlemek, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışanları korumak, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda gelişmiş ülkelerin seviyesini hedeflemiş bulunuyoruz. Toplu pazarlık sisteminin en iyi şekilde işlemesi için gayret sarf edeceğiz.

Bu aşamada toplumsal olarak korunması gereken sakatlara yönelik hizmetlerin koordinasyonu ve istihdamı hususlarına ayrı bir önem verilerek eski hükümlülerin istihdam alanlarında değerlendirilmesi temin edilmek suretiyle topluma yararlı birer kişi olmaları temin edilecektir.

Sayın Başkan,

Sayın Milletvekilleri,

Sağlık konusundaki hedefimiz; herkesin hayatını bedeni, ruhi ve sosyal bakımdan tam güvence içinde sürdürebilmesini sağlamaktır.

Bu hedefe ulaşmak için;

önümüzdeki dönemde sağlık ve özellikle koruyucu sağlık hizmetlerine önem ve öncelik verilecektir.

Sağlık hizmetleri etkili, güvenilir, kolay erişilebilir ve formaliteden uzak bir niteliğe kavuşturulacaktır. Biz sağlık hizmetlerinin temininde de sosyal adalete inanıyoruz.

Sağlık hizmetleri ülke sathında dengeli bir şekilde yaygınlaştırılacak ve bunun için, zorlayıcı değil özendirici tedbirler uygulanacaktır.

Sağlıklı bir nesil yetiştirmek amacıyla, aile planlaması, ana ve çocuk sağlığı konusundaki çalışmalara özel bir önem verilecektir.

Kamuya ait sağlık kurum ve kuruluşlarının teçhizat bakımından modernize edilmeleri suretiyle, hizmet standartları yükseltilecektir.

Sağlık alanında hizmet veren bütün kuruluşlar arasında işbölümü ve işbirliği sağlanacaktır.

Bütün vatandaşlarımızın sağlık sigortasına kavuşturulması temel hedefimizdir.

Özel sağlık müesseselerinin kurulması özendirilecek; bu alanda bilhassa sağlık turizmine ağırlık verilerek, ülkemizde en modern sağlık merkezlerinin kurulmasına yardımcı olunacaktır.

Sağlık sektörüne kaynak tahsisine öncelik verilerek, finans sorunu mümkün olduğunda ortadan kaldırılacak ve kamuya ait sağlık kurumlarında uygulanacak fiyat tarifeleri buna göre tespit olunarak, ödeme güçlüğü içerisindeki vatandaşların da sağlık hizmetlerinden tam olarak yararlanmaları sağlanacaktır.

Yardımcı sağlık personeli yetiştirme yönünden, yapılan çalışmalar geliştirilerek devam edilecektir.

Sayın Başkan,

Sayın Milletvekilleri,

Enerji, sulama, kara ve demir yolu, liman, yurt içi ve yurt dışı haberleşme; kara, hava, deniz ulaştırması gibi altyapı yatırımları kalkınmanın temelini oluşturmaktadır. Bu yatırımların süratle gelişmesini sağlamak hedefimizdir. Özellikle Güneydoğu Anadolu Projesi birinci öncelikli bir proje olarak düşünüldüğünden kısa sürede tamamlanabilmesi için her türlü imkan kullanılacaktır.

Büyük artış gösteren taşıt trafiğine cevap verebilmek amacıyla 1983 yılında 2936 km olan beton asfalt yol uzunluğu 4542 km’ye, 1983 yılında 38 bin 491 olan asfalt kaplamalı Devlet ve İl Kara Yolları uzunluğu 47 bin 886 km’ye ulaştırılmış bulunmaktadır.

1983 yılında 41 km olan otoyol uzunluğu bugün 289 km’ye ulaşmıştır. 1991 yılı sonunda yaklaşık 900 km’ye, 1992 yılı sonunda ise 1200 km’ye ulaşacaktır.

Sayın Başkan,

Sayın Milletvekilleri,

Dünyanın sayılı barajları arasında yer alan ve tamamen Türk işçisi, müteahhidi ve mühendislerince gerçekleştirilmekte olan Atatürk Barajı’nın gövde dolgusu rekor bir sürede ve 1990 yılı Ağustos ayında tamamlanmıştır. Santralde ünitelerin montajına devam edilmekte olup, üniteler de 1992 yılında üretime geçecektir. Sulama 1993 yılında başlayacaktır.

İnşaat teknikleri konusunda dünyada çok süratli bir şekilde gelişen teknolojiler izlenecek ve yurdumuzda uygulanma imkanları araştırılacaktır. Yapı elemanlarında standardizasyonun sağlanmasına çalışılacaktır.

Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilmiş olan “Doğal Afet Zararlarının Azalması Uluslararası 10. Yılı Çalışmaları”na aktif bir şekilde katılınacaktır. Afet olmadan önce zarar azaltıcı önlemlerin alınmasını sağlayacak bir afet politikası uygulamayı samimi bir hedef olarak seçmiş bulunuyoruz.

Turizm, sanayi ve hızlı kentleşme açısından önem arz eden bölgelerin devam eden çevre düzeni planları süratle bitirilecektir.

3194 Sayılı İmar Kanunu’nda değişiklikle belediye vatandaş ilişkileri kolaylaştırılacak düzenlemelere gidilecektir.

Ortakları yoksul ve dar gelirli olan konut kooperatiflerine ve vatandaşlara 10 yıl vadeli ve faizsiz arsa tahsisleri yapılacaktır. Arsa Ofisi, arsa üretimine hız verecek uydu kentler ve toplu konut alanlarının imar planlarını hazırlayacaktır.

Sayın Başkan,

Sayın Milletvekilleri,

Sanayileşme politikaları, kalkınmanın ana unsuru olmaya devam edecek, yeni teknolojilerin transferi ve uygulaması konusunda pratik tedbirler alınacaktır.

Üretilen malların, teknik yönden ve emniyet açısından özellikle Avrupa Topluluğu tek pazarda öngörülen standartlara uydurulması konusunda sanayimize yön verilecektir.

Yurt içinde ve yurt dışında gerek yatırım ve gerekse işletme döneminde etkili ve verimli müşavirlik hizmetlerinin sunulması ve böylece yetişmiş ve ihtisaslaşmış insan gücümüzün tam olarak kullanımının sağlanması için müşavirlik ve mühendislik hizmetleri sektörü teşvik edilecektir. Bu maksatla yetişmiş insan gücü envanteri yapılacaktır.

Dış ülkelerde gerçekleştirilecek sanayi yatırım projeleri özendirilecek, gereken teknolojik destek ve koordinasyon sağlanacaktır.

Gerek yurt içinde üretilen gerekse ithal edilen malların kalite, standart denetimlerine özel bir önem verilecek, tüketici ve sanayiye intikal eden bu malların yedek parça ve servis hizmetlerinin devamlılığı ve etkinliği sağlanacaktır.

Bilindiği gibi, modern bir sınai mülkiyet sistemi, yabancı sermaye ve teknoloji akışının hızlandırılmasına ve yurt içinde teknoloji üretiminin teşvik edilmesine önemli ölçüde yardımcı olmaktadır.

Sınai mülkiyetle ilgili yüz yılı aşkın bir süreden beri yürürlükte bulunan Berat Kanunu yerine geçmek üzere, günümüzün gelişen ve değişen şartlarına ve ihtiyaçlarına cevap verebilecek, dış ticaret ve uluslararası ilişkilerimize ve Avrupa Topluluğu üyeliğimizin gereklerine uygun yeni bir Patent Kanunu’nun yürürlüğe konması için gerekli çalışmalar yapılacaktır.

Sayın Başkan,

Sayın Milletvekilleri,

Hükümetimizce küçük ve orta ölçekli sanayicinin modern işyerlerine kavuşması ve böylece verimlerinin artırılması amacıyla küçük sanayi siteleri yapımına ve desteklenmesine önem verilmektedir. Bu maksatla gelişmiş sanayinin ihtiyaç duyduğu yan sanayi girdileri temin edilmekte ve küçük sanayi ülkenin belirli merkezlerinde toplanmak yerine ülke sathına dengeli olarak yayılmak suretiyle, hem boyut hem de mekan olarak sanayi entegrasyonu hız kazanmış bulunmaktadır.

Küçük sanayi siteleri ve organize sanayi bölgeleri kurulmasına artan bir hızla devam edilecektir.

Kaliteli ve fiyat yönünden dünya pazarlarında rekabet edebilir bir üretim gücünün devam ettirecek ve 2000’li yıllara hazırlanacak bir sanayi potansiyelinin oluşturulması için yeni teşvik araçları geliştirilecektir.

Ekonomik hayatımızda önemli bir yeri olan kalkınmamızın dinamizmini ve kaynağının teşkil eden esnaf, sanatkar, tacir ve sanayicilerimizin mesleki kuruluşları olan oda ve borsalarımızın fonksiyonlarını daha iyi ifa edebilmeleri için gerekli koordinasyon sağlanacaktır.

Sanayinin entegrasyonu ve yaygın bir şekilde geliştirilmesi maksadı ile kurulan Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme Başkanlığı (KOSGEB) tarafından bu işletmelerin sınırlı imkanları ile sağlayamadığı teknoloji, pazarlama, nitelikli iş gücü, kalite ve bilgi temini ve eğitim gibi hizmetleri karşılanacaktır. Ayrıca; bu kesimin yatırım ve işletme kredisi gibi ihtiyaçlarının uygun şartlarla sağlanmasına yönelik düzenlemeler yapılacaktır.

Tüketici haklarının korunması, mal ve hizmet piyasalarının istikrar kazanması için gelişmiş ülkelerdekine benzer rekabet hukuk düzeninin sağlanması, mal ve hizmetlerin üretim ve dağıtımında meydana gelebilecek haksız rekabetin bertaraf edilebilmesi için mevzuat çalışmaları en kısa zamanda Yüce Meclis’e sunulacaktır.

  • Üretim teşvik edilerek, tam kapasite ve tam istihdama yönelik teşvikler geliştirilecektir.

  • Yatırımlarda teşvikler yönünden bölgesel dağılıma özen gösterilecektir.

  • İllerin gerice kalmış ilçeleri de tespit edilerek bunların süratle kalkınması için teşvik araçlarından yararlandırılacaktır.

  • Karşılıklı menfaat dengesini koruyarak, yabancı sermayenin gelişinin teşvik edilmesi gibi yeni yaklaşımlarımız olacaktır.

Sayın Başkan,

Sayın Milletvekilleri,

1983 yılından bu yana Hükümetimiz dış ticarete gereken önemi vermiş ve serbest ekonominin gereği olarak diğer konularda olduğu gibi devletin müdahalesi asgariye indirilmiştir.

İthalatta haksız rekabetin önlenmesi için gerekli mevzuat yürürlüğe konmuş olup, ciddiyetle takip ve tatbik edilecektir.

1980 yılında 2.9 milyar dolar olan ihracatımız mevzuatın serbestleştirilmesi, gerçekçi kur politikası ve iktisadi hayattaki istikrar sonucu artan üretim, sürdürülen dışa açılma ve yeni pazarlara yerleşme politikaları sonucu, 1990 yılında 13 milyar dolara ulaşmıştır.

1980 yılında ihracatın ithalatı karşılama oran yüzde 36.8 iken, 1990’da yüzde 58.1 olmuştur.

Dış ticaretimizin; komşu ülkeler dikkate alındığında, hala büyük oranda artabileceği görülmektedir. Çevremizdeki ülkelerin nüfusları toplamı 400 milyon olup, GSMH’ları 1395 milyar dolardır. Körfez krizinin sona ermesi ve giderek bölge ülkelerine istikrar gelmesi yanında, AET ülkeleriyle olan münasebetlerimiz de dikkate alındığında, bu pazara ihracatımızın artırılası için gerekli tedbirler alınacaktır. Çevre ülkelerle yapılacak sınır ticaretine devam edilerek daha da geliştirilmesine çalışılacaktır.

İhracat; üretim safhasında teşvik edilerek, teşvikler istisnalar dışında nakdi olmaktan çıkarılacaktır. Herşeyin teşvik edilmesi, kaynakların dağılmasına ve yatırım verimliliğinin düşmesine neden olacağından, rekabet gücümüzün bulunduğu sahalar ile yüksek teknoloji teşvikine çalışılacaktır. Teşvikler tam istihdam ve tam kapasiteye yönelik olacaktır.

İhracatın güvence içinde yapılması için, ihracat sigortası sistemi çalıştırılacaktır.

Ayrıca ithalatta standartlarımızın uygulanması ve ana mallarda satış sonrası servisinin bulunmasına dikkat edilecektir.

Sayın Başkan,

Sayın Milletvekilleri,

Dış ticarete verdiğimiz önemin diğer bir göstergesi olarak yeniden yapılanmaya gidilecek, Hazin ve Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın, Dış Ticaret Birimleriyle DPT’nin, Teşvik ve Uygulama, Yabancı Sermaye ve Serbest Bölgeler Birimleriyle yeni kurulacak Dış Ticaret Müsteşarlığı bünyesinde toplanacaktır. DPT’nin İslam Ülkeleriyle İşbirliği Birimi Dış İşleri Bakanlığı’na verilerek DPT’ye istişari bir birim niteliği kazandırılacaktır.

Sayın Başkan,

Sayın Milletvekilleri,

Hükümetimiz, ulaştırma ve haberleşme hizmetlerinin sağlıklı bir yapıya kavuşturulması, sektörde verimliliğin artırılması, mevcut kapasitelerin etkin bir biçimde kullanımı ve alt yapıların güvenli ve ekonomik bir hizmeti eksiksiz olarak yerine getirecek şekilde düzenlenmesini esas almıştır.

Bu amaçla, ulaştırma ve haberleşme sistemlerimiz, ekonomik gelişmeyi destekleyen, ülke kalkınmasında darboğaz oluşturmayan, uluslararası ticareti kolaylaştıran ve ödemeler dengesine azami katkıyı sağlayacak yönde geliştirilecektir.

Mevcut demiryolu ağımızın elektrifikasyon, sinyalizasyon ve modernizasyonuna önem verilecektir.

Deniz ticaret filomuzun gençleştirilmesi ve taşıma ihtiyaçlarının uygun olarak büyütülmesi, denizcilik politikamızın esasıdır. Sektörün ağırlığının özel teşebbüse geçmesi desteklediğimiz bir politika olacaktır.

Hava yolu ile yolcu ve kargo taşımacılığının geliştirilmesine gayret edilecek ve hava meydanlarının uluslararası trafiğe cevap verilebilecek şekilde modernleştirilmesine devam edilecektir.

Hava trafik kontrol hizmetlerinin sürat ve emniyetle yapılması ve Türk hava sahasının güvenliğinin, kurulacak radar ağıyla kaplanması projesi bu yıl tamamlanacaktır.

Sivil havacılık kesiminde özel sektörün aktif rol alması sağlanacak, sivil havacılık faaliyetlerinin kontrolü, denetlemesi ve koordinasyonunun daha etkin bir şekilde yerine getirilmesi için gerekli yapısal düzenlemeler sürdürülecektir.

Yurt içinde küçük hava alanı yapımı teşvik edilecek, hava ulaşımının bütün önemli merkezlere götürülmesi sağlanacaktır.

Yurt içi ve yurt dışı kara yoluyla yük ve yolcu taşıma hizmetleri iktisadi ve sosyal ihtiyaçlara uygun olarak geliştirilecektir.

Diğer ANAP Hükümetleri döneminde olduğu gibi haberleşme konusu önemli bir altyapı hizmeti olarak kabul edilerek, bu hizmetin en iyi şekilde temini için yatırımlara büyük bir hızla devam edilecektir. Bu yıl sonunda ülkemizin 9 milyon telefon 30 bin teleks hattı 4500 daha aktarıma hattı işler duruma geçecektir. Telsiz telefon, çağrı ve oto telefon şebekeleri yurt çapına yaygınlaştırılacaktır. Önümüzdeki yıllardı her yıl 1.5 milyon telefon hattı ilave edilecek, bunun 600 bini köylere monte edilecektir. Bu yıl görüntülü telefon, videoteks, elektronik posta uydu ile haberleşme sistemi devreye girecektir.

Diğer taraftan radyo, televizyon hizmetlerinin çağımızın gerektirdiği yayın kalitesinde ve yurdumuzu her tarafından yaygın şekilde izlenebilmesinin yanı sıra, yayımlarımızın yurt dışında da yeterli kalitede izlenebilmesini teminen gerekli yatırımlar hızlandırılacaktır.

Sayın Başkan,

Sayın Milletvekilleri,

Tarım, toprağa, suya ve iklim şartlarına bağlı zahmetli, tecrübe, fedakarlık ve sabır isteyen sektördür.

Çiftçi ve köylümüz sosyal yapımızın ana unsurudur. Tarım sektörü sanayi ve hizmet sektörlerindeki gelişmeye rağmen ekonominin gücü olma vasfını korumaktadır.

Tarımda üretim ve verim artırmada uygun iklim şartları ve girdilerin yanında bilhassa son yıllarda çiftçilerimizin gelir ve hayat seviyesini yükseltmek için teknolojik değişiklikler de büyük önem kazanmıştır.

1984-1990 yılları arasında tarım sektörü yıllık ortalama gelişme hızı yüzde 3.4 olmuştur. Bu dönemdeki gelişme hızı 1989 yılında son 50 yılın en kurak yılı yaşanmış olmasına rağmen, 1963-1983 döneminin üzerindedir. tarım sektöründe verim, dolayısıyla üretimi artırmak için girdi kullanımının artırılmasına büyük önem verilmiştir.

Tohumculukta üretim, ithalat, dağıtım, fiyatlandırma ve finansman belirli esaslara bağlanmış yerli ve yabancı 48 tohumculuk şirketi kurulmuş, üretimi yapılan kaliteli tohumlar çiftçilerimizin istifadesine sunulduğu gibi, ihracatı da yapılmıştır. Bu alanda teşviklere tohumculuk ve fidan üretimi ile ilgili teknolojilerin yurda getirilmesi için devam edilecektir.

Düşük verimli yerli hayvan ırklarımızın ıslahı maksadıyla suni tohumlama hizmetlerine hız kazandırılmıştır. Hayvancılığımızı özellikle süt sığırcılığını geliştirmek ve yüksek vasıflı damızlıkların yurt içinde üretilebilmesini sağlamak amacıyla bugüne kadar yaklaşık 66 bin gebe düve ithal edilmiş olup, hedef alınan 100 bin baş damızlık ithalatı kısa zamanda gerçekleştirilecektir.

Tabii kaynakların korunması, tabii potansiyelin rasyonel kullanımının sağlanması, su ürünleri üretimiyle, kültür balıkçılığının geliştirilmesi faaliyetlerine önem verilecektir.

Hububat satışının çiftçilerimiz menfaatlerine uygun olarak yürütülmesi için dünya çapında borsalar gibi tahıl borsası kurulacaktır. Bu sistem üreticinin malını hasattan önce pazarlama imkanı sağlayacağından, çiftçimize ek bir finansman imkanı getirecektir.

Tarım Reformu çerçevesinde, reform bölgesi alanlarındaki çiftçilerin topraklandırılması ve üretimde verimliliklerin artırılması uygulamaları devam ettirilecektir.

Çayır ve meraların tespit, tahsis ve düzenlemesi ile ilgili olarak hazırlanan “Mera Kanun Tasarı” bir an önce Yüce Meclis’imizden geçirilerek Türk köylü ve çiftçisinin hizmetine sunulması sağlanacaktır.

Son 7 yılda 800 bin hektarın üzerinde bir alan sulamaya açılmıştır. Böylece 1983 yılında sulanabilir arazilerin yüzde 35.9’u sulanmış iken, bu oran 1990 yılında yüzde 45.4’e yükseltilmiştir. Ülkemizin en büyük projesi olan Güneydoğu Anadolu Projesi ile yaklaşık 1.7 milyon hektar alan sulanacak, ayrıca bu proje ile ülkemizin en verimli toprakları suya kavuşmuş olacaktır. Bu suretle her yıl yaklaşık 100 bin hektar alan sulamaya açılacaktır.

Münferit sulama yapan çiftçimize imkanlar ölçüsünde elektrik enerjisinden istifade etmesi için projeler geliştirilecek ve yapılabilir olanlar uygulamaya geçilecektir.

Hedefimiz; imkanlarımızı azami ölçüde kullanarak kısa sürede bütün köylerimizi yaz ve kış geçit veren yollara, sağlıklı içme ve kullanma suyuna kavuşturacaktır.

Tarım ürünleri destekleme fiyatları enflasyonun üzerinde tutulmaya devam edilecektir. Ürün bedelleri imkanlar ölçüsünde peşin ödenecektir. Gecikmesi halinde ödemeler için bir çok üründe ilan edilen fiyatlara ek olarak haftalık ve aylık ilave ödemeler yapılacaktır. Böylece çiftçilerimizin el emeği ve alın terinin değerlendirilmesine özen gösterilmeye itina edilecektir.

Çiftçimize peşin ödeme yapılamadığı hallerde, Ziraat Bankası’na olan borcu öncelikle mahsup edilip, faiz tahakkukunun önüne geçilecektir.

Çiftçilerimiz süratli, yeterli ve zamanında kredi alabilmeleri ve kredi limitleri ile ikraz birimlerinin artırılması sağlanacaktır.

Ziraat Bankası; asli görevi olan çiftçimize ve köylümüze en iyi hizmeti verebilmesi için yönlendirilecek ve kaynakları artırılacaktır.

Orman kadastro ve mülkiyet çalışmaları, orman yangınları ve koruma faaliyetlerindeki hizmetlere devam edilecektir.

Ormanlarımızı vasıf ve üretim yönünden ileri bir seviyeye çıkarmak amacıyla devlet ve orman köylüsü ilişkilerinin iyileştirilmesi ve ağaçlandırma hizmetlerine öncelikli olarak devam edilecektir.

Bozuk ve verimsiz orman alanlarının verimli duruma getirilmesi için hedef alınan her yıl 150 bin hektar alanın ağaçlandırılması sağlanacaktır.

Orman sınırları dışında çıkarılan taşınmaz malların Anayasa hükümleri çerçevesinde hak sahibi köylü vatandaşlara intikalini sağlamak üzere yasal düzenlemelere öncelik verilecektir.

Çiftçinin gelirinin artırılması sosyal refah seviyesinin yükseltilmesi için sübvansiyonlara devam edilecektir.

İthalat ve ihracatta, fiyat dengesini sağlamak üzere, çiftçimizi, fiyat hareketleri karşısında koruma tedbirleri ile teşvik primi uygulamasına devam edilecektir.

Tarım ormancılık ve köye giden hizmetlerde önemli yatırım ve gelişmelere yenilerini ilave etmek, toprak, su ve iklim kaynaklarımızı daha iyi değerlendirmek, mevcut potansiyeli daha da hızlı hareket ettirebilmek için;

Hızla artan nüfusumuzun yeterli ve dengeli bir şekilde beslenmesi,

Sanayinin ihtiyacı olan hammaddenin karşılanması,

İhracatımızın daha da artırılması için, dış pazarın istediği standartlarda ve rekabet edebilir fiyatlarla üretim yapılması,

Kırsal alanda yaşayan çiftçiler ve orman köylümüzün gelirlerini artırarak refah seviyesinin yükseltilmesi, şehirde olan her iki şeyin köye ulaştırılması temel hedeflerimiz olacaktır.

Böylece Türk köylüsü ve çiftçisinin gelir ve refah seviyesinin yükseltilmesi, el emeği ve alın terinin değerlendirilmesi sağlanacaktır.

Sayın Başkan,

Sayın Milletvekilleri,

Anavatan Partisi Hükümetlerinin bugüne kadar maden ve madencilik konularına verdiği önem malumunuzdur. Ülkemizin maden potansiyelinin hızla ortaya çıkarılmasını, madencilik sektörünün modern ve etkin bir yapıya kavuşturularak potansiyelin en iyi şekilde değerlendirilmesini, işletilmesini ve pazarlanmasını sağlamak amacı ile Anavatan Partisi Hükümetlerinin almış olduğu tedbirleri ve teşvikleri daha da geliştirmek hedefimiz olmaktadır. Özel sektör bu sahada daha da teşvik edilecektir. Devletleştirilmiş bulunan madenlerin iadesi veya özelleştirilmesi sağlanacaktır.

Yerli petrol aramalarına daha büyük kaynak ayrılacaktır.

Elektrik enerjisi üretimi artırılırken, maliyeti düşürücü tedbirler alınacak ve özelleştirme çabalarına hız verilecektir.

Sayın Başkan,

Sayın Milletvekilleri,

Hükümetimiz, turizm sektörünün sorunlarının tespiti ile çözümlerinin belirleneceği ve kamu kuruluşları ile özel sektör temsilcilerinin katıldığı “Turizm Koordinasyon Kurulu” oluşturacak ve bu kurul Turizm Bakanı’nın başkanlığında belli aralıklarla toplanacaktır.

Turizmin özellikle bir hizmet sektörü olması nedeni ile, bu alanda doğrudan veya dolaylı hizmet verenlerin sayıca yeterli düzeye getirilmesi ve eğitilmesi suretiyle hizmet standardının yükseltilmesi ve turizmimizin kilit taşı olan doğal ve kültürel değerlerin korunabilmesi için ulusal turizm bilincinin geliştirilmesine yönelik etkin projeleri gerçekleştirmek amacımızdır.

Ülkemizin sahip olduğu turizm potansiyelinin tanıtılmasına yönelik olarak başlatmış olduğumuz Avrupa, ABD ve Uzak Doğu’da tanıtma kampanyalarına daha etkin olarak devam edilecektir.

Sayın Başkan,

Sayın Milletvekilleri,

Milli kültürün geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması, kalkınma politikalarının temel ilkelerinin başında gelecektir.

Milli kültürümüzün gelecek nesillere zenginleştirilerek intikal ettirilebilmesi için, milli ve manevi değerlerin korunmasında milli bütünlüğün ve dayanışmanın sağlamlaştırılmasında temel unsur, hiç kuşkusuz kültürümüzün araştırılması ve tanıtılmasıdır.

Kültür ve sanat, milli değerlerin korunmasında ve geliştirilmesinde olduğu kadar, uluslararası münasebetlerde de yakınlaşma ve dayanışmanın temel unsurudur. Kültürümüzün dünya ülkelerine tanıtılmasına özen gösterilecektir.

Kütüphanelerin ülke çapında zenginleştirilmesi, okuma zevk ve alışkanlığının yaygınlaştırılması için gerekli çalışmalar yapılacaktır.

Eski yapı ve eserlerin korunması, yaşatılması için ciddi tedbirler alınacaktır.

Eski eser kaçakçılığının önlenebilmesi için gerekli her türlü tedbir alınacak ve çeşitli tarihlerde yurt dışına kaçırılan eski eserlerin Türkiye’ye geri getirilmesi için uluslararası boyutlarda mücadeleye devam edilecektir.

Tarihimizin gerçeklerine ışık tutacak arşiv belgelerinin korunması, tasnif edilmesi ve araştırmacıların hizmetine sunulması sağlanacaktır.

Milletimizin sosyal ve kültürel hayatında önemli rolü olan edebiyat, müzik, resim, folklor, sinema, tiyatro ve diğer sanat dallarının, milli kültür birikimimizden yararlandırılarak geliştirilmesi kültür ve sanat politikamızın ana hedefidir.

Türk film sanayiinin geliştirilmesiyle fikir ve sanat eseri sahiplerinin haklarının korunması konusunda devletçe her türlü destek sağlanacaktır.

Sayın Başkan,

Yüce Meclis’in Değerli Üyeleri,

Anavatan Partisi Hükümetleri döneminde Türkiye; ekonomide yapısal değişimi gerçekleştirmiş, dışa açık bir toplum haline gelmiş, siyasi istikrarını korumuş, kavgasız bir siyasi ortama kavuşmuştur. Ülkemiz altyapı yönünden modern bir görünüm kazanmıştır.

Bugün ulaştığımız noktadan geriye dönmemiz mümkün değildir.

Eşiğinde bulunduğumuz 2000’li yıllarda ülkemizin yeniden kurulmakta olan dünyanın, kenar mahallesi değil de, merkezinde yer almasını sağlamak için bu olumlu gelişmelerin devam ettirilmesi şarttır.

Hükümetimiz Yüce Meclis’in itimadına mazhar olduğu takdirde, bu itimada layık olabilmek ve programını en iyi biçimde uygulamak için bütün gücüyle çalışacaktır. Bu çalışmalarımızda Allah’ın bizi başarılı kılmasını niyaz ediyor, Yüce Heyetinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.